"Hayat dalgalar gibi üstümüzden geçecek"

Akşam yediye kadar siyasi telgraf ve makale tercümesi. Yediden yedibuçuğa kadar otobüs durağında sıra bekledikten sonra sıkışık bir otobüse binerek yola çıkacağım; Yüzde 50 ihtimalle de yarı yolda otobüs bozulup yürüyeceğiz. Sekiz buçukta yorgun argın yemeğe oturup radyo gazetesinin ve bir alaturka şarkılar programının refakatinde tatsız bir yemek yiyeceğim. Dokuzda, imkan bulup odama kapanabilirsem, yorgunumdur, uykuluyumdur, manasız ve hödüğümdür 9, şiir okumak, şiir yazmak, felsefe, düşünmek, duymak, mektup yazabilmek ve Allahım beş dakikalık romantik olabilmek!... "Hayır" şimdi ayda 50 lira kazanmam ve tahsilimi bitirince bir kaza hakimi olabilmek için bunları unutmalısın"

1944 yılında nefret ettiği Ankara'dan İstanbul'da kalan Robert Koleji'nden arkadaşına bu satırları yazan 20'li yaşlarındaki genç adamın Bülent Ecevit olduğuna inanmak hiç kolay değil.

Ne kadar şair ruhlu, derin bir tarafı olan bir karakter olsa da Ecevit'in bile Ankara'dan bu denli nefret edebileceğini düşünemiyor insan.

Ankara değil, onun mektuplarına yazdığı ismiyle Rahşanapoli. Herhalde Ankara'ya onu bağlayan tek şeyin ne olduğu daha şairane anlatılamazdı.

Bülent Ecevit, 1944 yılında, yolunu bulmaya çalışan buhranlı bir genç olarak Robert Kolej'den sınıf arkadaşı, tiyatrocu Tunç Yalman'a yazdığı bu mektupları 'Hayat Dalgalar Gibi Üstümüzden Geçecek' adıyla Timaş tarafından yayınlandı.

Mektupları tesadüfen bir sahafta bulan Alper Çeker sayesinde 40'lı yılların Türkiyesindeki ruh haliyle ilgili ilk elden bir pencere açıldı.

Bülent Ecevit, 1944 yılında Robert Koleji'nden mezun olup ailesini yanına Ankara'ya döndü. A Mektuplar yazıldığında Ankara Hukuk Fakültesi'nde öğrenciydi.