Gürültü bitecek ve yine onun şarkıları duyulacak...

11 Mart 1979 akşamı o günlerde tek televizyon olan TRT'yi açanlar, gazetelerde yayınlanan program akışında olmayan bir Hüseyin Rahmi Gürpınar belgeseliyle karşılaştılar.Halbuki açıklanan program akışına göre o saatlerde televizyonda Bir Sanatçı-Bir Yorum programı vardı ve programın konuğu da 25 yaşındaki ünlü şarkıcı Sezen Aksu'ydu.Fakat program son anda iptal edilmiş, yerine bu belgesel yayına girmişti.Son dakika iptalinin sebebi aslında sansür değildi.Tuhaf bir formatı olan programda Sezen Aksu, karanlık bir odada, üzerine doğrultulmuş bir ışığın altında bir dış ses tarafından neredeyse sorgulanmıştı. Sorulan sorular karşısında o da dilini tutamayarak İstanbul'daki gazino patronları hakkında ileri geri konuşmuştu. "Demokratik bir konuşma olacağını bekliyordum" diyerek önceden kendisine tam olarak anlatılmayan program formatından rahatsız olmuş, muhtemelen cesur cevaplarından da pişmanlık duymuştu. TRT'yi avukatları aracılığıyla uyarıp, programın yayınlanmamasını istemişti.Tek kanallı Türkiye'de, günlerce gazetelerde bu son dakika iptali konuşuldu. 25 yaşındaki Sezen Aksu, devletin kanalına karşıydı. O yıllarda bir müzisyen için ülkeye açılan tek kanalla kavga etmek büyük bir cesaretti.Zaten Türkiye de onu 1974'ü 1975'e bağlayan gece yine TRT'nin yılbaşı programında tanımıştı. Ama 1978 yılında çıkardığı albümdeki şarkı ve aynı yıl aynı adlı Atıf Yılmaz filmiyle nam salmış Minik Serçe, aslında hiçbir zaman serçeliğini bilmedi. İdeolojik bir kimliği olmayan, İzmirli bir 'hafif müzik' şarkıcısı olmakla yetinmedi, her zaman ağır meselelere dilini uzattı.Şarkıları ve kliplerinin takıldığı TRT Denetim Dairesi'nin sansürünü delmek ve dünyaya açılmak için katıldığı Eurovision Şarkı Yarışması elemelerinde 1984'de sözleri Aysel Gürel ve bestesi Onno Tunç'a ait "1945"i söylemişti.Hiroşima'ya atılan atom bombasını anlatan şarkı o günlerin Türkiyesi için fazla dünyalı, hümanist ve solcu bir şarkıydı. Zaten Ankara'daki bürokratlar onun yerine Türkiye'yi temsil etmesi için yerli ve milli "Halay"ı seçtiler.Şarkının şu sözlerinde sadece Hiroşimalı çocukların değil, çoğu 1945 doğumlu ve o sırada hapishanelerde ve sürgünlerde olan 68'li çocukların da anlatıldığı rivayet edilir: "Onlar biraz terkedilmiş biraz küskün çocuktular Sanki biraz önce bilmiş Sanki yetersiz sevilmiş Sanki utandılar kavgadan ve sustular Öp incilenen göz yaşları kurusun inançlarında Sene bin dokuzyüz kırkbeş onlar da hep insandılar"Sezen Aksu, 80'lerin ortalarından itibaren çıkardığı albümlerle şöhreti yakaladı. "Sen Ağlama", "Git" sokaktaki herkesin dilindeydi.Ama yine de bu risksiz şöhreti riske atmaktan, kırmızı çizgili alanlara girmekten kaçınmadı.1989 yılında çıkardığı "Sezen Aksu Söylüyor" albümünün hit parçası Şinanay'da o yıllarda o konuşulması o kadar da cool olmayan Ada Vapuru'ndaki "Müslümanı, Yahudisi, Urumu"dan bahsediliyordu. Hala Kenan Evren Cumhurbaşkanıydı ama onun albümünde söylediği şarkılardan "Son Bakış", Evren'in yaşını büyütüp idam ettirdiği Erdal Eren için yapılmıştı: "Son bakıştaki o gözler Kaldı aklımızda."Pop müziğine her gün yeni bir yıldızı kazandırdığı, adının "Pop'un Kraliçesi"ne çıktığı 90'larda da serçeliğini bilmedi. Hatta bir ara kendisini güvercin bile sandı.1991'de Güneydoğu'da kıyametler koparken, bölücülük en büyük suçken, sürgündeki kapatılmış Kürdistan Sosyalist Partisi lideri Kemal Burkay'ın şiirinden bestelenmiş Gülümse'yi söyledi. "Belki şehre bir film gelir bir güzel orman olur ağaçlardan..."Aynı yıl Körfez Savaşı, Berlin duvarının yıkılışı ve savaş görüntüleri eşliğinde klip yaptığı "Hadi Bakalım"da yine lafını esirgememişti: "Sen seni bil, sen seni Sen sıkı tut çeneni Eline diline hâkim ol Sonra öcüler yer seni"1993'de Türkiye fail-i meçhul cinayetler, Sivas Katliamı ile sarsılırken Deli Kızın Türküsü'nü yaptı. Yine dilini tutamadı."Masum Değiliz" elbette bir aşk şarkısı değildi: "Eller günahkar Diller günahkar Bir çağ yangını bu bütün Dünya günahkar Masum değiliz, hiçbirimiz."Ve "Dua" neredeyse bir siyasi manifestoydu:"Ne hükümran kalır ne zulüm ne de kin Öz değil dostlar öz değil bu biçim Kulların kullara ettiğini Etmiyor en zalim harın ateşiBugün dua ettim hepimiz için Yüce Tanrı bizleri affetsinNe para ne pul ne iktidar ne de güç Bu değil gerçek bu değil gerçek Bu kavga bir hayırsız düş Uyanır neslim uyanır elbetBugün dua ettim hepimiz için Yüce Tanrı bizleri affetsin."1995'de iki senedir Galatasaray Lisesi önünde oturan, her seferinde polisin müdahalesiyle karşılaşan Cumartesi Anneleri için Cumartesi Türküsü'nü yazdı."ah ben anayım yanmaz canım dışardan kora koysalar ümidimi kaybedemezsiniz ölsem de ahım tarihi karalar." Şarkıyla yetinmedi, Aktüel'e verdiği röportaj kapak oldu: "Ben de 'Cumartesi Annesi'yim"O yılların en çok izlenen ATV Ana haberlerine çıktı: "Hiçbir anneden farkım yok, Her annenin ciğerinin yandığına eminim. Bu kendi alanımdaki bireysel protestom. Herkes kendi alanında bireysel protestosunu yapabilir."https:www.youtube.comwatchtime_continue430vUBpmmCvXaUcfeatureemb_logoTürkiye, Refah Partisi'nin seçim başarılarıyla ile laiklik-din-kimlik meselelerinin içinde boğuşurken 1995 yılında Sezen Aksu "Işık Doğudan Yükselir" albümünü çıkardı.Albümde Aşık Daimi'nden "Ne Ağlarsın"ı, orjinali bir Ermeni Türküsü olan "Var Git Turnam"ı, Mevlana'nın henüz herkesin dilinde olmayan dizelerinden "Yeniliğe Çağrı" yı söyledi:"Hergün bir yerden göçmek ne iyi Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş Hergün bir yere konmak ne güzel Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş Dünle beraber gitti cancağızım Şimdi yeni şeyler söylemek lazım Ne kadar söz varsa düne ait Şimdi yeni şeyler söylemek lazım"Aynı albümde o günlerde çok kolay olan "şeriatçı", "dinci" diye yaftalanmaktan korkmadan Yunus Emre'nin şiirinden ilahi besteledi, albümüne koydu, gazetelerde albümde "Hu çektiği" yazıldı:"Be hey kardeş hakkı bulam mı dersin Hakka yarar amel işlemeyince Bu sırrın ötesin duyam mı dersin Mürşid-i kamille başlamayınca Hu hu hu hu... Hak la ilahe illallah, illallah Hak la ilahe illallah, illallah"https:www.youtube.comwatchvC32ZKPtZYqw1999'da çıkardığı "Sarı Odalar" şarkısının klibini Üçüncü Köprü'nün geçmemesi için kampanyalar yapılan Arnavutköy'de çekti. 2002 yılında bölgeden haber yapmanın bile kolay olmadığı, Kürt meselesinde pozisyon almanın prestij getirmediği günlerde, HADEP'in izin verilen Newroz Mitingi'nde Diyarbakır'da 500 bin kişiye Gülümse'yi ve diğer şarkılarını söyledi.https:www.facebook.comwatchv1445144845557920O mitingi Gazetem.net'e yazdığı makalede şöyle anlatmıştı: "Uçsuz, bucaksız bir alanın içinde yüzbinlerce kişiydik. Şarkı söyleyen kadın bendim. Normalde olmayan bir şey oluyordu sahnede. Şarkı söylerken hiçbir şey düşünmek mümkün değildir. Oysa ben hem şarkı söylüyor hem düşünüyordum. Bir meditasyon anı gibi... Düşünceler ben çağırmadan geliyordu. Olağanüstü güvenlik önlemleri, polisler, tanklar, silahlar, telsiz konuşmaları, son derece gergin ve telaşlı görevliler, korumalar, onlarca gazeteci, kameraman... Neredeyse hepsinin yüzünde, her an tatsız bir olay çıkabileceği endişesi...Ben, yirmi sekiz yıldır sivil hareketlerin dışında, her türlü siyasi görüş ve tavıra eşit mesafede durmaya çalışan Egeli Sezen, Diyarbakır'ın orta yerinde nasıl oluyor da bütün şarkıları yüzbinlerle bir ağızdan söylüyorum. Kelimeler de ben çağırmadan geliyorlar. 'Bu hüzünlü dünya macerasında hâlâ parçalanmaya direniyorsak, bunun bir tek sebebi olmalı: Ortak duygu, ortak akıl.' Ben Diyarbakır'da şunu gördüm. Oradaki bütün insanlar çok şey öğrenmişler. Olağanüstü bir iç disiplin ve siyasi bilinci hergün biraz daha geliştirerek ağırbaşlılıkla bekliyorlar. Herkesin beklediğini... Biraz ilgi, biraz sevgi, biraz adalet."Bu cesareti cezasız kalmadı. Hakkında milliyetçi ve ulusalcı çevrelerden bölücülük suçlamaları yükseldi, "eski sevgililerinin Ermeni ve Yahudi olduğu" hatırlatıldı. Ama yine serçeliğni bilmek istemedi ve diline hakim olamadı. İktidarda DSP-MHP-ANAP koalisyonunun olduğu aynı 2002 yılının yazında daha radikal bir şey yaptı.Feriköy Vartanant Ermeni Kilise Korosu, Los Paşaros Sefaradis Musevi Müzik Topluluğu, Oniro Rum Müzik Grubu, Enderun Klasik Türk Müziği Topluluğu ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Çocuk Korosu'nu yanına alıp Türkiye Şarkıları konserleri yaptı. Ermenice, Ladino, Kürtçe şarkılar söyledi, ilahiler okudu. Efes'te 30 Ağustos'a denk gelen ilk konser dönemin Ege Ordu Komutanı Hurşit Tolon'u çok kızdırmıştı: "Böyle bir konser için bugünü mü buldular Türkiye mozaiği adı altında anlamsız bir konser verilmesini şüpheyle karşılıyorum. Garip karşılıyorum."MHP milletvekili Mehmet Gül de tepki gösterenler arasındaydı:"Ermeni kökenli rahmetli Onno Tunç'la sevgili-dost olması, şahsi bir olay. Lütfen, kendi özel hayatını, Türk milletinin ebedi hayatıyla karıştırmasın. Takdir ettiğimiz, sevdiğimiz Sezen Aksu'yu böyle görmek istemiyoruz. Sezen Aksu, konserinde 'Bir şarkıyla ülke bölünmez' diyor. Bir şarkıyla elbette ülke bölünmez. Ama bir süreçtir. Sezen Aksu, bu tavrıyla bazı çevrelerin oyununa gelmesin. Yugoslavya'da da biz bölünmeyiz diyorlardı. Ama yüzbinlerce insan öldü, o ülke 5 parçaya ayrıldı. Sezen Aksu'ya tavsiyem, bu konserini gidip Kıbrıs Rum Kesimi'nde, Ermenistan'da versin." Ama tepkilere rağmen konser Harbiye Açıkhava'da tekrarlandı. Sezen Aksu, bir ara esprilerine gülen seyircilere "Ne o burada gülünecek ne var. Siz bölücü müsünüz'' diye takıldı, kimseye başka da cevap vermedi. https:www.youtube.comwatchvFEnmLNAXq0g2005'de Türkiye'de Ermeni Konferansı yasaklanırken, Türklüğü hakaretten aydınlar yargılanırken Sezen Aksu "Bahane" albümünü çıkardı, albümde Murathan Mungan'ın şiirinden bestelenen "Eskidendi" şarkısı için Kars'a gidip Ani Harabeleri'nde Uğur Yücel'le klip çekti:"Hani herkes arkadaş Hani oyunlar sürerken Kimse bize ihanet etmemiş Biz kimseyi aldatmamışken Hani biz kimseye küsmemiş Hani hiç kimse ölmemişken Hani şarkılar bizi henüz bu kadar incitmezken Eskidendi, eskidendi, çok eskiden."https:www.youtube.comwatchvwJqVkwMkLkk2005'de yine kız çocuklarının okuması için Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin başlattığı Kardelenler kampanyasına verdiği konserlerle destek verdi. Dersim'e, Diyarbakır'a gitti. Ankara'daki final konserini Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan da izlemişti. Sezen Aksu, o konserde Erdoğan çifti için "içimden geldi" diyerek Lale Devri şarkısını söyledi.2007'de Hrant Dink'in öldürülmesinden sonra da Sezen Aksu, yine dilini tutamadı, yine serçeliğini bilemedi.Cinayetten sonra Dink ailesinin Bakırköy'deki evine gitti, "Güvercinin Ölümü" başlıklı ağıtı yazıp, okudu. Sonra, bu ağıtı besteledi: "Bir daha açar mı karanfil korkusuz Bir daha uçar mı güvercin şehirde Yalancı güneşli bir ocak Mübarek cuma gününde Gitti cancağızım gitti Bitti son İstanbul Kaldırımlar zabıt tuttu şahidiz hepimiz, Her yer tetikti."2009'da yakınlarındaki karakoldan atılan havan mermisinin isabet etmesiyle öldürülen ve günlerce Taraf gazetesi dışında kimsenin haberini yapamadığı 12 yaşındaki Ceylan Önkol için 2017'de Tarkan'la birlikte şarkı yaptı: "Gözlerime astılar seni Ceylanım kör oldum ben Ne havan topu ne mermi Senle vuruldum ben Ah gözümün yaşı sel Selanik Diyarbekir'e bir türkü selalık Gezme ceylan bu dağlarda gezme Gece gerdanlık gündüz mezarlık."https:www.dailymotion.comvideox6hwrvfVe 2009'da AK Parti hükümetinin başlattığı Demokratik Açılım'a destek için Başbakanlığı arayıp, özel kaleme şu notu bıraktı:"Ben, Sayın Başbakan'ın açılımını önemli ve cesurca bulduğum için sadece ve sadece 'Vatandaş Sezen' olarak aradım. Bu konuda en azından adım atılmasının bile güzel olduğunu düşündüm. Benim de tabii ki bu gelişmeler yaşanırken güzel ülkem ve tüm vicdanlar adına karşı çıkabileceğim veya tamamen destekleyebileceğim noktalar olacaktır. Tek isteğim bu ülkede kardeşçe, birlik beraberlik içinde yaşamak ve gepegenç çocukların artık ölmemesi. Ama nerede durulacağını da çok iyi bilirim. Burada duruyorum. Başka da bir amacım yok. Lütfen bütün bunları, bu duygularımı Başbakanına iletmek isteyen ana kalbi taşıyan bir vatandaşınızın düşünceleri olarak alın."Sonra Başbakan Erdoğan onu geri arayıp teşekkür edince de bugünlerde 2010 referandumu için söylenmiş gibi yapılan o sözleri söyledi: "Annemle, babamla konuştum. Son açılımınızı hep birlikte, canı gönülden destekliyoruz. Sürecin güzel bir şekilde tamamlanması için elimden geleni yapmaya hazırım. Annem ve babam, bu sürecin karşısında duranları iki cihanda lekeli kabul ediyorlar, ben de öyle görüyorum. Türkiye'nin her köşesinde ayrı bir güzellik var. Türkiye'nin her karesi aynıdır, bizim ayrımız gayrımız yok, olamaz da"https:www.sabah.com.trgundem20090819sezen_aksudan_basbakana_acilim_telefonu Bu telefon ulusalcı ve milliyetçi çevreleri ayağa kaldırdıCumhuriyet'te Hikmet Çetinkaya, Sezen Aksu'nun babasının Fethullahçı olduğunu, Erdoğan'a destek telefonunu da Fethullah Gülen'in isteğiyle açtığını yazdı:"Sezen Aksu, Tunceli'ye gitti biliyorsunuz. On binler izledi Minik Serçe'yi. Kürtçe şarkı da söyledi yerel bir sanatçıyla. Belki de Fethullah Gülen amcası "Paranın lafı mı olur" deyip, Minik Serçe'ye "Git oralara" demiştir. Bilemem!.. Dedim ya bunlar hep rivayet! Bilse bilse "F Tipi" bilir, benim işim değil... Dedikoducular, Minik Serçe düşmanları durur mu hiç! Durmadan dedikodu yapıyorlar sağda solda. Sezen'in annesi ve babası şöyle demişler dedikoduculara bakılırsa: Haydi kızım, Tayyip Bey'i ara, tam destek ver, ne de olsa hemşerimizdir. Fethullah amcanın da selamları var sana, hemen arasın diyor. Maddi ve manevi her desteğe hazırmış Hocaefendimiz senin için." Ben inanmadım, düpedüz Sezen'i çekemeyenlerin sözleri bunlar. Minik Serçe ertesi gün telefon ediyor Başbakanlık'a. Tayyip Bey'e tam destek verdiğini söylüyor... Olmadı Minik Serçe olmadı...""Bu sürecin karşısında duranlar iki cihanda lekeli" sözünü demokratik açılım değil, 2010 referandumu için söylediği rivayetinin sebebi ise Yılmaz Özdil'in 2014'de yılında yazdığı bir yazı: "Hal böyleyken... Fethullah Gülen cemaati, Tayyip Erdoğan açısından "muhterem hocaefendi"yken... Ne diyordu Sezen Aksu Yetmez ama evet diyordu. Başka ne diyordu Tayyip Erdoğan'a bizzat telefon edip, AKP gibi düşünmeyen insanlara "iki cihanda lekeli" diyordu... E hadi bakalım, cümleten... Ağla, ağla Firuze, ağlaaaa Anlaat bir zaman neee dayanılmaz güzellikte olduğunuuu."Sezen Aksu, daha sonra bu çarpıtma nedeniyle bu yazıya dava açtı. Yılmaz Özdil'in Sezen Aksu, 'karın ağrısı' da böyle başladı.12 Eylül 2010'daki referandumda "Evet" oyu vereceğini açıklayınca yine tepkilerin hedefi oldu.CHP milletvekili Süheyl Batum, Sezen Aksu'ya "Biz onu Sezen Aksu zannediyorduk. Ne bilelim onun 'Sazan Aksu' olduğunu" diyerek hakaret etti.İzmir'de adını taşıyan sokakta oturanlar sokağın tabelasını indirdi.2010'da bir kez başörtüsü tartışmaların ortasına düştü. Başörtüsüne özgürlük için mücadele eden AKDER'in "Bizler 'bu ülkede kadınların kıyafetleri yüzünden aşağılanmasını, haklarının gaspedilmesini, tacize uğramalarını