Toplumun bireye etkisi -2

Şuurlu birey modayı altı ayda bir değiştirseler de, üzerindeki kıyafet eskimediği sürece veya kullandığı telefon iletişim bilgisini sağladığı sürece veya aracının herhangi bir hasarı, arızası falan olmadığı sürece değil altı ay, altı yıl dahi geçse giyebilme, kullanabilme iradesini gösterebilmelidir. Kullandığı sosyal medya araçlarında her ulaşan bilgiyi doğru gibi kabul etmemelidir... Burada yine insan faktörü öne çıkmaktadır. Sosyal algıların baskısından bunalan insan, yakın çevresinde tanıdığı bildiği aile büyüğü denilen insanlarla görüşüp konuşmayı unutmamalıdır. Onların hayata bakışını bizzat onlardan öğrenerek bir de onların bakış açısıyla hayatı değerlendirebilmelidir. Hayatın filmlerdeki, bilgisayar oyunlarındaki veya arkadaş muhabbetlerindeki uçuk pozisyonlarla bire bir uyuşup uyuşmadığını sorgulamalı, eğer ilgilendiği obje hayatın realitesine uymuyor gözüküyorsa o objeden süratle kurtulmanın yollarını aramalıdır.Ancak bu şekilde insan, kendisini çevreleyen sosyal olguya karşı bireysel iradesini koruyabilir. Aksi takdirde toplumun içinde nereye istenirse oraya yönlendirilen, saman çöpü gibi her rüzgârda savrulan kimselerden olmak kaçınılmazdır. Çünkü günümüz insanı yukarıda örneklerle saydığımız gibi "parasız adam gereksiz adam" moda sözünü kendine rehber etmiş durumdadır. Demek ki insanı ailesi, ya da okulda okuduğu ders kitapları değil esasında içinde bulunduğu sosyal hayat çok daha fazla etkilemektedir. Önceki dönemlerde her kuşak kendinden bir önceki kuşaktan bir iki hayran olduğu, örnek alacağı ağabey veya abla bulur onların yönlendirmesine göre hayatta üslup ve prensip kazanırdı. Bugün kuşaklar arası bu zincirleme etkileşim tamamen kaybolmuş zincirlerin halkaları devamlılıktan uzak kopuk duruma gelmiştir. Hangi kuşak olursa olsun her kuşağı kendi kategorisinde kendine bağımlı hâle getirmiş dış etkenler gayet başarılı bir şekilde ailede kimseyi kimseye bırakmamaktadır. Betül Tuğcu ŞİİR ÇEŞME Şekilsiz mermerdim toprak altında,Bulup çıkaranlar salihti yolcu,Yontuldum bir ulu revak altında,Arkamızdan esen talihti yolcu. Zarafet fışkıran bir çeşme oldum,İstanbul'u gören yere kuruldum,Sen vakıfsın diye hitap olundum,Kazılan kitabem sarihti yolcu. Mehter vurdu bir gün hücum marşını,Seyrettim ordunun gaza arşını,Atladı çeriler nice arşını,Bin dört yüz elli üç tarihti yolcu. Yürüdü deryaya o gün kır atlar,Gemileri dağa çekti halatlar,Müjdeciye gitti selam, salatlar,İstanbul'u açan Fatih'ti yolcu. Fahri âlem aşkı açtırdı çağlar,Aşıldı aşılmaz denilen dağlar,Yeşerdi sararan