Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (18)

"Bir evvelki cumâyı Fâtih Câmii'nde kılmış olan Velîahd Şehzâde Abdülmecîd, bu Cumâ Namazını Ayasofya'da kıldı. Hânedânın başka şehzâdeleri ise, gösterişten kaçınarak, sessiz sedâsız, Cemâatte yerlerini almışlardı. İlh..." Şu kısacık haber-makâle dahi, İstiklâl Harbinin hakikî mâhiyeti hakkında iyi bir fikir veriyor: Bu vesîleyle de görülüyor ki İstiklâl Harbi, Müslümanların harbidir; yânî onların malı, canı pahasına, onların kanı dökülerek, onların muazzam fedâkârlıkları ile, onların maddî-mânevî kuvvetine istinâd ederek yapılmış ve ancak bu sâyede kazanılmıştır; bu harbin hakîkî kahramanları, (en başta her Müslüman Mehmedcik olmak üzere) ona bilfiil veyâ mânen katılan bütün Müslümanlar, sâdece Anadolu Müslümanları değil, İslâm Âleminin bütün Müslümanlarıdır. Fakr-u-zarûret içindeki Hindistan'dan ve daha başka İslâm diyârlarından toplanıp "Başkumandan" sıfatıyle ve münhasıran İstiklâl Harbinde kullanılmak üzere Mustafa Kemâl'e gönderilen (lâkin onun tarafından şahsına hediye edilmiş farzedilip İş Bankası'na sermâye yapılan ve şahsî siyâseti uğrunda harcanan) o muazzam mâlî yardımlar bir düşünülsün! Bütün İslâm Âleminin kalbinin Anadolu Müslümanlarının zaferi için attığı, bunun için gece-gündüz Rabbülâlemîn'e nasıl candan yakardıkları ve nihâyette zafer elde edilince nasıl sevindikleri, bu zaferle nasıl iftihâr ettikleri bir düşünülsün! Mustafa Kemâl'i bir İslâm Kumandanı zannederek ona nasıl tebrîkler yağdırdıkları ve onun için hayır-duâda bulundukları bir düşünülsün! Lâkin o "Kumandan", yakın arkadaşı "Orgeneral" Ali Fuad Erden'in isâbetle teşhîs edip ifâdeden de çekinmediği üzere, Müslümanların İstiklâl Harbini bir "İhtilâl Harbi"ne çevirmiştir! Asırlardır gaflet içerisinde bulunan Müslümanlar, sırf, kumandayı kendilerinden olmıyan birine teslîm ettikleri için, sâyelerinde elde edilen "Zafer"in nasıl istismâr edildiğini ve kendilerini tepelemek için kullanıldığını hayretle, esefle müşâhede etmişlerdir! Horlanmışlar, tepelenmişler, heyhât ki yine de ibret almamışlar, uyanmamışlardır! Kâzım Karabekir: "Milleti Müslümanlık Kurtardı" Yine bu vesîleyle, rahmetli Kâzım Karabekir Paşa'nın 1924'te, İstanbul Üniversitesi talebelerine hitâben îrâd ettiği ve Milleti -Kemalizmin, Frenkciliğin değil, ancak ve ancak- Müslümanlığın kurtardığını vurgulıyan Nutkunu ibretle hatırlıyor, hatırlatıyoruz: "Efendiler! Millet garplılaşmakla değil, ancak Dîn-i Mübîn-i İslâma sarılmak sûretiyle mevcûdiyetini kurtarmıştır! Türkoğlunu her şeyden tecrîd etseniz, Dîn-i Mübîn-i İslâmdan başka istinâd edecek yeri yoktur! "Efendiler! Millet her türlü mahrûmiyet içinde ümîdsiz bir mücâdeleye nîçin atılmıştır Evvelâ tahkîr edilen mukaddes Dînini îlâ etmek, sâniyen haysiyetini kurtarmak ve düşman ayağı altında inliyen aksâm-ı vatânı tahlîs etmek için değil mi Mukaddesât-ı milliye ve dîniyemize edilen hakâreti iâde ettik. Emsâlsiz fedâkârlığa katlandık. Buna garplılaşmakla değil, Dînimize sarılmakla muvaffak olduk!