Er mektubu: Görülmüştür

"15Temmuz'da olup bitenler aydınlatılmadan hiçbir şey yolunda gitmeyecek! O gece darbe yapılacağını Şirin Ünal, Erdoğan'a haber vermişti! Bu darbe teşebbüsünden kim kazançlı çıktı 15 Temmuz altın dönemini yaşıyor" O gece şehit olduğu kabul edilen 251 kişiden birinin annesi, birinin eşi olan bir kadın, Nihal Olçok soruyor bu soruları! Halk TV ekranına ikinci kez çıkıp anlatan Nihal Olçok'un benim için en ilginç ve yeni açıklaması ise 16 Temmuz sabahı saat 9'da aldığı telefon: "Köprünün ayağındaki keskin nişancıyı öldürdük!" Oğlu Abdullah Olçok sırtından vuruldu! Yaylım ateşiyle değil özel hedef olarak. Annesinin iddiasına göre babası Erol Olçok'un nasıl vurulduğunu anlatmasın diye. Bu gerçekler Meclis'te açılan komisyonda açığa çıkarılamadı. Rapor önce hasır altı edildi. Komisyon Başkanı Reşat Petek hakkında söylenmedik kalmadı. Hukuk bürosu var, beni de dava etti, ceza yedim, tazminat ödedim, helal olmasın.YA HAKSIZ CEZALARO gecenin kurbanları sadece siviller değildi, emir komuta zinciriyle nasıl bir oyuna geldiklerini bilmeyen yüzlerce er, askeri öğrenci, uzman çavuş, hatta subay. Bazıları o gece öldürüldü, yakalananlara ağır eziyet edildi, çok adil olmayan koşullarda yargılandılar ve erler dahil, müebbet gibi çok ağır cezalara çarptırıldılar. Ne kadarı haklıydıMEKTUPLARÇok uzun yıllardır cezaevlerinden en çok mektup alan köşe yazarlarından biriyim. Suçun niteliğine bakmaksızın hak ihlallerine, insan haklarına önem verdiğim için! Cezaevleri ZİNDAN değildir, çağımız hukuk anlayışında cezanın amacı suçluyu topluma kazandırmaktır, ya da zarar vermesini önlemek için toplumdan tecrit etmektir. Zulüm ve işkence yapmak uygar bir devletin yaptırımı olamaz. İşkence, ille de fiziki olmaz, hücreye kapatmak, aynı koğuşa alabileceğinden fazla insanı doldurmak, soğukta, ya da sıcakta bırakmak da işkencedir. İşte bunun için dertlerini anlatmaya çalışırlar, mektup yazarlar. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kendilerini cezaevinde bulan ve ne olduğunu anlamayan erlere, öğrencilere kayıtsız kalmayanlardanım. Bu girişimin asıl mimarları neredeyse ceza almadan ortadan kaybolur ya da serbest bırakılır, hatta önemli mevkilere getirilirken emir komuta zinciri içinde en alttaki, tek suçları getirildikleri yerde bulunmak olan erler, askeri öğrenciler, küçük rütbeli subaylar ağır cezalar aldılar. Müebbet hapis gibi cezalarla diri diri ölüme mahkûm edildiler. Şimdi bu kanayan yaraya Ana Muhalefet Partisi CHP'nin de nihayet eğildiğini ve İnsan Hakları Grubu'nun 15 kişilik bir heyetle en çok şikâyet gelen cezaevlerini ziyaret edeceğini öğrendim.MÜEBBET ÖLÜMDÜR!Masamdaki mektuplardan birinden alıntı yapacağım. İBB davasında yargılanıp ceza alan 31 erden biri yazan. 31 er müebbete mahkûm olurken komutanları asteğmen tek başına tahliye oluyor! Orada olmaları emrini veren kim Tek başına tahliye olan asteğmenin ağabeyinin doğuda bir şehirde AKP il başkanı, kendisinin de kayıtlı parti üyesi olması mı onu kurtaranVan, Ordu, Kırşehir'de tutuklu bulunan üç erin tabutluk tabir edilen araçlarla mahkemeye getirilip hücrede bekletilirken asteğmenin SEGBİS'le ifadesinin alınması da başka bir ayrıcalık. Altı buçuk yıldır yatıyor bu gençler! Aileleri, sevenleri, yakınlarının bünyeleri bu acıya dayanamıyor artık, onların yakınmalarına da kulak veriyorum. Evladınızı öpe koklaya, vatani görevini yapmaya