Altı yıl sonra gelen adalet!

Silivri kapısı önünde bir minibüs durur, içinden elinde siyah çöp poşetine doldurduğu özel eşyalarıyla sakal bırakmış ama çökmemiş genç erkekler iner ve gözyaşları sel olur, önce anaları sarılır onlara. Karşılıklı ağlarlar. Çünkü ağlarsa en çok anam ağlar! Harp okulu öğrencilerinin ilk beraat kararı ve tahliyesinde de altı yıldır beklediğimiz bu sahneler yaşandı.Adaletten önemli bir şey yok! Çünkü adalet varsa ekonomi de, sağlık da, eğitim de kötü olmaz; terör de olmaz; çünkü yönetim düzgün olur! Adalet yoksa herkes kendi adaletini yaratmaya kalkar ki kaos olur, anarşi olur, soygun olur, cinayet, katliam olur! Yaşadığımız gibi. Bakın gündeme: dövülen, boğulan, yakılan bir kadının, Pınar Gültekin'in katiline ağır tahrik olmuş diye indirim verdiler, utanmadan. Bakın gündeme, zaten basını, gazetecileri susturmuşlardı, halkın derdini döktüğü sosyal medyaya da sansür getirmek için yasa çıkarıyorlar, herkes ayakta. Bakın gündeme: Marmaris'in doğa şaheseri Bördübet'ini yeniden yaktılar, yetersiz müdahale ile söndürülemiyor şimdi, canlılar, ormanlar yanıyor.ÖĞRENCİLER MASUM!Ama izninizle bugün benim gündemim başka; üstelik de mutluluk gözyaşlarıyla size bir sevinç tablosu anlatacağım. 2168 gün sonra gelen ADALET: Çünkü yaşamlarının baharında altı yıldır zindanda çile çeken o gençlerin çilesini de dünden beri ne yazan ne gösteren olmadı, bir gece yarısı Yargıtay'dan gelen BERAAT kararıyla Silivri'den salıverilişlerini de! Ne televizyon haberlerinde varlar, ne gazete. İyi ki sosyal medya var da avukatları yazıyor da, annelerinin terlikleriyle Silivri kapısına gittiklerini öğrendim.Benim okurlarım, takipçilerim biliyor: 15 Temmuz gecesi neye uğradıklarını anlamadan emir komuta zinciri içinde otobüslere doldurulan ve terör saldırısı var diye kentin içinde çeşitli yerlere götürülen, otobüsten indikten sonra çoğunlukla eli sopalı ve silahlı "sivil halkın" tehdidiyle karşı karşıya kalan, kimi korkudan ağlayan, kimi saklanan, kimi yaralanan, kimi linç edilen, kimi köprüden atılan Hava Harp Okulu öğrencileri, ifadeniz alınıp bırakılacaksınız diye göz altına alınıp soyulup dövülüp, işkence görüp üstünkörü muhakeme edilip, müştekilerin bile onlar bir şey yapmadı demelerine rağmen MÜEBBET hapis cezası alan, altı yıldır ceza evinde infaz koruma memuru dayakları yiyerek yatan, saçları ağaran, hayatları sönen o gençlerin masumiyetine inandım. Mahkemelerini izledim, avukatlarını dinledim, sözüm ona müştekileri gördüm. Akıl var, mantık var, öğrenciden, erden darbeci olmaz diye direndim. Bedel ödedim. Çalıştığım gazeteden bu yüzden tazminatsız atıldım. Hâlâ 20 yıllık tazminatımı alamadım! Hiç önemi yok. Haklıydım,