Sığınmacılara dikkat!

Fikir ve düşünce dünyamı aydınlatan üç büyük öğretmenim oldu. Her fırsat da bu sütunlardan ve kitaplarımda yazmışımdır. Birincisi İlkokul öğretmenim Düziçi Köy Entitüsü mezunu merhum Ali Kemal Gözükara, İkincisi Kuleli Askeri Lisesindeki Tabur Komutanım Emekli Tümgeneral Hasan Peker Günal. Üçüncüsü ise Türk Siyasi tarihindeki yeri yanında, ömrünü Türklük Davasına adayan Namık Kemal Zeybek'tir... Hasan Paşamın öngörülerini zaman zaman okuyucularımızla paylaşırım. Türkiye'mizin ekonomik krizden sonra en önemli meselesi olan "Sığınmacılar" gerçeği ile yüzleşmemizi sağlayan yazısı ile tarihe not düşmüştür. Sığınmacılarla ilgili düşün jimnastiği ve tüyler ürpertici olasılıklar Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim. Türkiye, Türk ve Türk vatandaşlığı kimliğini esas alan "ulus devlet" olarak kurulmuştur. Ülkemizin böylesine kritik bir coğrafyada varlığını sürdürebilmesi, bu ulus kimliğinin korunmasına bağlıdır. Kimliğimizin "İslam toplumu (ümmet)" veveya karma kimliklere dönüştürülmesi halinde, ülkemizin bölünmesiparçalara ayrılması kaçınılmazdır. Ülkemize sığınmacı akınının ve çoğalmasının 4 başat nedeni vardır: - AKP iktidarının "Yeni Osmanlı" düşüyle ABD'nin BOP trenine binerek Suriye'deki iç savaşa dahil olması sonucu oluşan göç akını. - Afganistan'dan çekilen ABD'nin bu ülkede kullandığı Asyalı (Afgan, Pakistanlı, Bangladeşli) silahlı grupların ülkemizde yerleşmelerinin kararlaştırılmış olması. (Gelenlerin genç olmaları ve elini kolunu sallayarak sınırlardan geçebiliyor olmaları bunun kanıtıdır.) - Mevcut iktidar tarafından sığınmacılar için "Açık Kapı" ve "Keyfi YerleşmeDolaşma" politikalarının uygulanıyor olması. (Buna politikasızlık da denebilir.) - Dibe vuran ekonomimize can suyu sağlayabilmek amacıyla, sığınmacıların ABD ve AB ülkelerine geçişlerine engel olma karşılığında bu ülkelerden nakit döviz desteği sağlanması. - Sığınmacılara olur olmaz vatandaşlık verilerek, önümüzdeki seçimlerde AKP'nin yüksek oy kaybının telafi beklentisi. Ülkelerine geri gönderilmez iseler, yüksek doğum oranları dikkate alındığında, 20-25 yıl içerisinde sığınmacıların ve -yanı sıra- kökten (radikal) Kürtçülerin toplam oranı nüfusumuzun en az 35'ine ulaşmış olabileceği hesaplanmaktadır. Kimliğimizin "İslam toplumu (ümmet)" veveya karma kimliklere dönüştürülmesi halinde, artık bir "ulus devlet"den söz etmek olanaksızdır ve eninde sonunda bölünmek kaçınılmaz olur. (BOP'daki Türkiye'ye yönelik beklentisi bu doğrultuda