Üniversitelerimizde bahar şenlikleri

Üniversitelerde bahar şenlikleri bugün üniversite pratiğimizin, kurumumuzun vazgeçilmeyen rutinlerinden biri haline gelmiş bulunuyor. Özü itibariyle çileli bir yolculuk olan yüksek eğitimde yılın bir döneminde bir hafta da olsa üniversite kampüsünün böyle etkinliklerle şenlenmesi belki bilimin kasvetli yanını yumuşatan onu şenlikli kılan bir tarafı da olabilir diye düşünülüyor. Doğrusu bu şenliklerden murat edilen sadece vur patlasın çal oynasın bir eğlence değil ama ne yazık ki son zamanlarda bu şenliklerin aldığı biçim, bu şenliklerin organizasyonunu ilham eden düşünceden çok uzakta. Dans, müzik ve her türlü eğlenceye doğru kaymasıyla birlikte kampüs hayatını farklı bir yaşam tarzının domine etmeye başladığı hemen herkesin katılabileceği bir gözlem. Tüketim ve eğlence sektörü ise giderek üniversite kampüsünü üniversitenin ruhundan iyice uzaklaştıran bir pazar alanına dönüştürmekte oldukça mahir. Üniversite kampüsü giderek bilimsel eğitim ve faaliyetleri ikincilleştiren, tüketimi ve hazları-zevkleri merkeze alan bir yaşam alanına dönüşüyor. Bilimsel faaliyetleri asıl etkileyecek ve dibe doğru çekebilecek gelişme bu olsa gerek. Doğrusu buradan bakınca bahar şenlikleri kampüsün bu boyutuna fazla bir şey de katmamış oluyor, çünkü zaten yeterince şenlikli kampüslerimiz oluşmuş durumda. Oysa bu şenliklerle murat edilen kampüs hayatında üniversitenin farklı bölümlerinde okuyan insanlarının birbiriyle tanışması, kaynaşması ama aynı zamanda yine evrensel niteliği üzerinde bulunan üniversite kampüsünde dünyanın her tarafından gelen öğrencilerin kültürlerinin de birbiriyle tanışmasıdır. Üniversite bir ülke ne kadar kendi içine kapanık olsa da başka ülkenin bilim insanlarıyla köprüleri kurabilen ve o ülkenin insanlarını başka ülkelere açabilen bir kanaldır çünkü. Bilginin, hakikatin evrenselliğine bir atıf vardır bu kanal düşüncesinde. O yüzden üniversite ne kadar ücra bir köşede kurulmuş olursa olsun ne kadar sınırlı imkanlara sahip olsa da bir ülkede yerel sınırlarda kalamaz. Çok kullandığımız "taşra üniversitesi" kavramı üniversite ideası tarafından bertaraf edilir. Üniversite kendi içinde bütün dünya üniversiteleriyle ayrı bir alemin bir üyesi, o alemin bir sakinidir. O yüzden bahar şenlikleri tam da kampüs içinde dünyanın her tarafından gelmiş olabilecek öğrencilerin, öğretim üyelerinin bir buluşma ve kültürleriyle birlikte bir tanışma vesilesidir. Bu tanışmanın kendisi başlıbaşına bir şenlik sebebidir. Bu yıl Sakarya Üniversitesi'nin bahar şenlikleri münasebetiyle gerçekleşen "kitap fuarı ve kitap söyleşisine" davet edildiğimde aslında kampüsler için epeydir kayıp olan şenlik modelinin ne olabileceğine dair iyi bir fikir aldığımı düşündüm. Sakarya Üniversitesi, bahar şenliğini tam da bir üniversitede olması gereken şekilde düşünmüş ve uygulamaya sokmuş. Şenliğin ortasına çok başarılı bir kitap fuarı yerleştirmiş. Kitap fuarına da çok sayıda yazar ve akademisyen davet edilerek öğrencilerle buluşması, söyleşilerle sohbet etmeleri sağlanmış. Şahsen ben de "Yazar ve Otorite" başlıklı bir söyleşide bulundum. Eğlencenin içeriği, insanın dünyaya nasıl baktığıyla da yakından ilgilidir. Sevdiğiniz bir yazar, fikirlerini, kitaplarını okuduğunuz ve merak ettiğiniz bir akademisyenle bir sohbet fırsatı bir bilim yolcusu olarak birçok şeyden daha fazla eğlendirici gelmiyorsa bu yolculuktan sağlam bir menzile varılması beklenemez.Sakarya Üniversitesi Rektörü bir bilim insanı kültürünün farkında olarak bahar şenliğinde üniversitenin uluslararası niteliğinin kendini göstermesi üzerinde özenle durmuş. Son zamanlarda birçok üniversitemizde olduğu