Osmanlı'ya karşı bu neyin motivasyonu

Yeni Şafak Yasin Aktay - Osmanlı'ya karşı bu neyin motivasyonuİzmir'in Yunan işgalinden kurtuluşunun yüzüncü yıldönümü münasebetiyle İzmir'de sergilenen tarih katliamı günlerdir konuşuluyor. Tarihin her zaman yeniden yazılan bir tabiatı vardır elbet. Kim tarafından yazılıyor Ne için yazılıyor Günümüzün hangi ilgileri veya soruları eşliğinde yazılıyorBütün bunlar bildiğimiz tarihi yeniden ve farklı bir şekilde yazmaya sevk ederken tarihi bilginin ve bakış açılarının da çeşitlenmesi kadar normal bir şey olmuyor. Tarihe bakış tarihi belgeleri de verileri de farklı bir hikaye içinde yazmayı da mümkün kılıyor.Buraya kadar herşey normal ve farklı tarih açıları birbiriyle bilgi belge yarışı içinde tartışabilirler de. Ancak tarihin siyasi temsil makamındakilerce laylaylom bir laubalilik içinde hiçbir mesnede dayanmadan ve ortama göre cahilce bir siyasi fırsatçılık konusu haline getirilmesi olayı çok farklı bir yere götürür. Kendi bindiğiniz dalı da koparırsınız.İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı'nın kutlama çerçevesinde düzenlenen konserde yaptığı konuşma kız çocuğunu kuyuya atmak isterken kendisine gökten bir keçi indirilen Hz. Nuh hikayesi gibi. Büyük bir fanatizmle temsil ettiği Kemalizm adına ağzından çıkan ifadeler, ortada ne Kemalizm bırakıyor ne Mustafa Kemal ne Kurtuluş Savaşı ne dost ne düşman ne de tarihten bir anlık doğru hatırlanan bir hafıza.Aslında Kemalist tarihin en önemli kurucu olaylarından biridir İzmir'in kurtuluşu. Bunun "denize dökülen Yunanlılar" gibi ciğer soğutan epizotları da vardır ve bütün bir Kemalist genesisin en önemli olaylarındandır. Ama bunların hiçbirinde Yunanlılar birincil düşman olmaktan kurtulamazlar.Bu elbette tartışılabilir ve tartışılmıştır da. Türk Kurtuluş Savaşı'nın asıl aktör olan İngilizler yerine Yunanlılara karşı verilmiş olması ve bunun üzerinden tarihsel, milli bir gurur ve kimlik üretilmiş olması her zaman asıl sorgulanması gereken şey olmuştur. Ancak Kemalist tarihsel itikat bunu sorgulatmadan her zaman düşman odağına sadece Yunan'ı koyar. Dünya Harbi'nde İngilizlere karşı verdiğimiz ve kazandığımız savaşlar bile bir kutlama konusu yapılmaz, tarih konusu olmasın diye. Kutu'l Amare Zaferi'nin bütün bu millete nasıl unutturulabilmiş olduğunu yakın zamana kadar kimse bilmiyordu bile.Milli kimliğimizin bir tarafının Yunan karşıtlığı üzerine, kuruluşumuzun da Yunan'dan kurtuluş üzerine kurulu olması aslında neresinden bakarsanız Türkiye'nin tarihsel ve milli büyüklüğüyle hiç de bağdaşmayan bir şey. Ama burada bir tercih yapılması gerekiyordu. İşgalin asıl gücü ve yöneticisi, Yunan'ın da arkasındaki güç İngilizler olduğu halde İngiltere milli kimliğimizin ötekisi, düşmanı olarak görülmedi.Trans-Kemalizm siyasetiYunan düşmanlığı Kemalist tarihyazımında Osmanlı'nın maruz kaldığı işgalin asıl aktörünü korumak üzere öne konulmuştur ve önemlidir. Neredeyse Yunanlılar İzmir'i kendi başlarına, kendi güçleriyle işgal etmiştir, oysa onları İzmir'e çağıran ve her türlü desteği veren de yine İngilizlerdi. Bu kadarına da Kemalist tarihyazımında yer var aslında. Ama İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı yüzüncü yıldönümünde bambaşka bir tarih okuyor:"Yüz yıl önceydi... Bu toprakları yönetenler (...) sadece ve sadece saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar. İnsanlık onurumuzu, bağımsızlık tutkumuzu ayaklar altına aldılar, teslim oldular. Bir sabah emperyalist ülkelerin askerleri, kirli çizmeleri ve kirli emelleriyle körfezin sularını ve güzelim şehrimizi işgal etti."Binlerce gencin bulunduğu