"Kurtuluş Vesilesi"

Yeni Şafak YASİN AKTAY - "Kurtuluş Vesilesi"Türkiye'de İslami hayat ve anlayışın ayırt edici bir özelliği varsa bu, Türklerin, özellikle Araplara nazaran Peygamber sevgisini ortaya koyma biçimlerinde bulunabilir demiştik. Gerçekten de Türklerde Araplara nazaran Kur'an yerine Hz. Peygamber'in kişiliğinin daha bir öne çıktığı rahatlıkla gözlemlenebilir. Bunun neden böyle olduğu konusunda Kur'an'a ulaşabilmek için Arapça bilgisinin bir engel oluşturabildiği üzerinde durulabilir tabii. Ancak Peygamber de neticede Kur'an'la yaşamış, Kur'an'ı tebliğ etmiş dolayısıyla Arapça konuşmuştur.Ne var ki, Türklerde Peygamber'in şahsiyetini anlatan manzum edebiyat bir bakıma İslam'ı Türkçe olarak halka tercüme ederek tebliğ eden çok güçlü bir rol oynamıştır. Bu edebiyatın başında hiç kuşkusuz Süleyman Çelebi'nin Vesiletu'n-Necat (VN) isimli, Mevlid-i Şerif olarak bilinen manzum eseri yer alıyor.Tabir caizse Tevhidi, Ahireti, Peygamber'i Türklere Türklerin diliyle tebliğ eden bir metin olarak yüzyıllarca Anadolu topraklarında kendine özgü yollarla, bir gelenek, hatta gelenekler oluşturarak bir işlevi deruhte etmiştir. Kuşkusuz onun öncesinde de Yunus Emre'den, Ahmet Yesevi ve Hacı Bektaş'a kadar insanlara İslam'ın esaslarını Türkçe olarak anlatan eserler olmuştur. Ancak VN'ın farkı, dile kolay dolanabilen manzum bir eser olması, ondan da daha önemlisi bir süre sonra bir ayine dönüşerek sürekli kendini tekrarlayan bir rutin okumaya tabi olmasıdır. Sürekli ayinsel bir yolla tekrarlanan ve insanların ezberine dönüşen bir metin kaçınılmaz olarak bir kutsiyet kazanır ve içeriği ciddi bir zihin kurucu habitus seviyesine erişir. Habitus belli bir rutin içinde tekrarlanarak, tekrarlandıkça belli düşünce ve duygu durumlarını kalıplaştıran alışkanlıklardır. Dini ibadetler, anlamı tam bilinmese de bu kalıpları oluşturarak insanın zihniyet ve duygu dünyasını bir formata sokarlar.Belki Kur'an'la, hatta hadislerle dil engelinden dolayı doğrudan bağ kuramayan kitleler içeriği yine ayet ve hadislerin tercümeleriyle bezenmiş böyle bir metinle İslami itikatlarını ve ahlaki düsturlarını beslemiş oldular. Zira VN sadece Hz. Peygamber'in doğumunu ve siyerini anlatmıyor, aynı zamanda bir Müslümanın tabi olması gereken itikadı ve ahlaki ilke ve değerleri de anlatıyor, dile doluyor, zihinlere kazıyor.Mevlid geleneği ana akım İslami geleneklerde pek yok. Esasen Peygamber'in doğumu İslam tarihinde çok ikincil öneme sahip bir olaydır. İslam tarihinin başlangıç noktası Hıristiyanlık'tan farklı olarak Peygamber'in doğumu değil, hatta ilk vahyi alışı bile değil, ama onun ashabıyla birlikte Medine'ye hicretidir. Bu yüzden Mevlit geleneğinin benimsendiği yerlerde bile Peygamber'in doğumundan ziyade bir siyer ve ahlaki vaaz olma boyutuyla idrak edilir daha çok. S. Çelebi'nin Mevlid'i ise Türkçe'yle sınırlı kalmamış ve Araplar arasında da kısmen de olsa okunup uygulanmıştır. Bu da Araplar üzerindeki Türk-Osmanlı etkisi adına kaydedilebilir.Bursa'da TÜBA, TDK, Büyükşehir Belediyesi ve Uludağ Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen "Süleyman Çelebi ve Mevlit Geleneği Sempozyumu", Mevlit geleneğinin, Türkiye, Bosna, Arnavutluk, genel olarak Balkanlar ve Osmanlı'nın farklı coğrafyalarında nasıl bir kültür haline geldiğine dair birbirinden ilginç sunumlarla gerçekleşti. Mevlit S. Çelebi'nin meşhur şiirinden hareketle ve zamanla gelişmiş, şekillenmiş ve kültürlere göre farklı şekiller almış ilginç bir dini-kültürel ve sosyal bir olay. Neresinden bakılırsa sosyologların, antropologların dikkatini çekmiş olması gereken bir hadise.Ünlü antropolog Nancy ve Richard Tapper seksenli yılların başlarında Türkiye'de Mevlit geleneği ve farklılaşan pratikleri üzerine bir saha çalışması yapmaya başladıklarında ilk kaydettikleri önemli bilgi böyle bir olayla ilgili o zamana kadar hiçbir çalışmanın yapılmamış olması olmuş.Türk toplumunun dini ve manevi dünyasının oluşumunda bu kadar etkili bir geleneğin şu ana kadar ne sosyologların ne antropologların dikkatini çekmemiş olmasına hayret ederek başlamışlar çalışmalarına Tapper'lar. Oysa bu gelenek aynı zamanda kadına toplumda çok önemli ve kendine özgü bir yolla alan açıyor, tabakalı bir toplumdaki diğer sosyal etkinliklere