Sürü ve itaat psikolojisi

Son günlerde sokaklar kutlamaların, her türlü taşkınlıkların arenası olmuş durumda.Gecenin ilerleyen saatlerine rağmen, zafer kazanma güdüsüyle hareket eden ve şehrin onca insanını hiçe sayan, ihtiyarı, hastası, bebeğini düşünmeyen kontrolsüz gruplar. Adeta mizacı bozulmuş, neye güleceğini neye ağlayacağını bilmeye, uyuşmuş bir toplum manzarası ile karşı karşıyayız. Düşünmeden sadece hisleri ile hareket eden sürüler. Meselenin sosyolojik ve psikolojik tahlillerini, sosyologlara, psikologlara havale etmekle birlikte, kendi dünyama yansıyanları paylaşmak isterim. Filozof Hannah Arendt, 1961 yılında, New York'da muhabir olarak çalıştığı esnada birçok Yahudi'yi öldürdüğü için suçlanan ve Kudüs'te yargılanan Adolf Eichmann davasına gözlemci olarak katılır. Arendt, "Hiçbir şey yaptıklarımızı düşünmekten daha önemli değildir.'' sözüyle karar ve eylemlerimizde düşünmenin ne kadar önemli olduğunu vurgular. Arendt, düşünmeden karar vermenin ve eylemde bulunmanın, içimizdeki tüm şeytani güçlerin verebileceğinden daha çok zarar vereceğini belirtir. Bunu "kötülüğün sıradanlığı" şeklinde kavramsallaştıran Arendt, insanın düşünmediği zaman iyiyle kötüyü ayırt edemediğine işaret eder. Yargılanan Eichmann, kendini savunurken suçlu olmadığını, düşünmeden sadece kendine verilen emirlere itaat ettiğini söylerken sorgulamadan, eleştirmeden, sonuçları hesaplanmadan yapılan işlerin nasıl da kötülüğü sıradan bir hale getirdiğine işaret eder. Düşünmek kavramı sadece yapmayı planladığımız konu, olay, şey üzerinde gerçekleştirilen bir eylem değildir. Düşünmek eylemini öncesi sonrası ve andaki bütün getiri ve götürüleriyle beraber düşünmek demektir. Düşünmek o yüzden iradi bir kavram olup insana hastır. Sadece an'a göre hareket etmek, günü kurtarmak üzere adım atmak iradi değil ihtiyari bir meseledir. İhtiyar ise hayvanlarda, çocuklarda ve kafirlerde bulunur. İşte düşünmek insana has iradi bir eylem olup geçmiş gelecek ve anı hesaba katarak yapılan bir zihin faaliyetidir. Konu sürü psikolojisi olduğunda, düşünmek eylemi iptal edilmiş olup, sadece hislerle hareket eden ihtiyari bir tercihten öte gitmeyen yığınların hareketidir. Düşünen kişi, propagandası yapılanı ve yerine getirmesi isteneni sorgulayarak yaşayacak, gerçekliği ve tutarsızlıkları görebilecek, iyi şeklinde sunulan işlerinemirlerin ne kadar kötü olduklarını anlayacak, kime ve neye hizmet ettiğinin farkında olacaktır. İnsanın düşünmeyi seçmesi, bir anlamda gerçeklerin farkına varmasına ve vicdanının devreye girmesine sebep olacaktır. Aksi durumda ise kişi nefsinin emrine girerek düşünmeyi askıya alacak ve kötülüğün sıradanlaşmasına uygun bir zemin oluşturacaktır. Eichmann'ın kendini savunma biçimi, diğer ahlâki değerlere nazaran verilen emre itaat etmenin daha üstün bir değer haline geldiğini göstermesi bakımından da dikkat çekicidir. Milgram deneyi birçoğunuzun duymuş olduğu sosyal bir deneydir. İnsanların otorite sahibi bir kişi veya kurumun isteklerine kendi vicdani değerleriyle çatışmasına rağmen itaat etmeye istekli olduklarını gösteren bir deneydir. Kişi nasıl olur da aklını ve iradesini devre dışı bırakarak körü körüne itaat eder Konuyla ilgili farklı izahlar vardır. Özellikle yıkıcı itaati ortaya çıkaran unsurlardan biri, itaatle kimlik kazanan kimselerin