Müspet duyguları da dengelemek

Duyguları başka duygularla dengelemek, vasata çekmek Risale-i Nur derslerinde sıkça rastladığımız bir durumdur.Sınır konmamış kuvvelerin vasata çekilmesi meselesini biz hep menfi duygular cephesinden değerlendiririz. Oysa bazı müspet duygular vardır ki, her ne kadar pozitif ve iyi olarak algılansa da onların da vasata çekilmesi dengeli olmak için şarttır. Nitekim "derman haddi aşarsa dert getirir" düsturu da bu manalarda değerlendirilmelidir. Bu duygulardan birsi 'ümit'tir. Sınırsız bir ümit veya sahte bir ümit ahmaklıktan başka bir şey değildir. Zira ümidin iki bileşeni vardır. Birisi olumlu bir beklenti içerisinde olmak, ikincisi ise olumlu beklentinin oluşması için gerekli yolları ve çalışmaları yaparak beklemektir. Yani ümit, sabır gibi aktif bir duygudur. Kişinin kendisini, emmare olan nefsinin emrine verip, her türlü günahı işleyip sonra da cenneti ummak, kurtulacağını ümit etmek, sahte ve ahmaklığı gösteren bir durumdur. Bu yüzden ümidin had-i vasata çekilmesi için korku lazımdır. Yani ümit, korkuyla dengelenir. O yüzden müminin sağlıklı duruşu havf ve reca arasında olmalıdır. Yine Risale-i Nur satırlarında müspet bir duygu olan "tevazu" vakarla dengelenmiştir. Yani tevazu ehl-i küfre karşı zillete dönerken, bu duygunun taşınması gereken yer müminler mabeynidir. Ancak ehl-i küffara karşı istimali ise vakar şeklindedir. "Şefkat" yine müspet duygulardan biridir. Fakat "Şefkat-i insaniye, merhamet-i Rabbaniyenin bir cilvesi olduğundan, elbette rahmetin derecesinden aşmamak ve Rahmetenli'l-Âlemîn zatın (a.s.m.) mertebe-i şefkatinden taşmamak gerektir." Ölçüsü, yine haddi vasatı gösteren muazzam bir ölçüdür. Aksi hali "Eğer aşsa ve taşsa, o şefkat, elbette merhamet ve şefkat değildir; belki dalâlete ve ilhada sirayet eden bir maraz-ı ruhî ve bir sakam-ı kalbîdir" der. (Kastamonu Lahikası) Bir diğer müspet duygu "muhabbettir". Risale-i Nur satırlarında bu duygunun ölçüsü de verilmiştir. Hatta muhabbetteki ifratın dalalete sebebiyet vereceği dahi ifade edilmiştir. "Hristiyanların Hazreti İsa (as)'ı, Rafizilerin de Hazreti Ali (ra)'ı ilahlaştırmaları "ifrat-ı muhabbet" yani sevgide aşırılıktır. "Hem, nakl-i sahih-i kat'î ile, İmam-ı Ali'ye (r.a.) demiş: 'Sende, Hazret-i İsâ (a.s.) gibi, iki kısım insan helâkete gider: Birisi ifrat-ı muhabbet, diğeri ifrat-ı adâvetle. Hazret-i İsâ'ya, Nasrânî, muhabbetinden, hadd-i meşrudan tecavüzle hâşâ "ibnullah" dediler. (Müsned, 1:160; Mecmeu'z-Zevâid, 9:133; Müstedrek, 3:123.) Yahudi, adâvetinden