Yargıtay, saldırıya maruz kalana, "saldırgan seni gerçekten öldüreceğini ortaya koyana kadar bekle" dedi

Meşru müdafaa, kendisine veya başkasına yönelmiş haksız bir saldırıya karşı o anki durum ve imkanlarla saldırı ile orantılı bir şekilde saldırıyı engellemek için işlenen fiilin hukuki terimi olarak bilinir. Ceza hukukunda, size yönelen bir saldırıyı defetmek için orantılı karşı güç kullanan kimsenin cezalandırılmayacağı kanunda yer alıyor. Kanun da böyle yazmasına rağmen Yargıtay'dan çıkan bir karar "meşru müdafaa" kriterlerinin neler olduğu konusunda kafaların karışmasına neden oldu. Cezaevinden yeni çıkan biri sizi arayacak, işletmeniz için sizden haraç isteyecek, haracı almak için gece yarısı ev olarak da kullandığınız ofisinize alkollü ve uyuşturucu almış bir şekilde gelecek, sizden haracını talep edecek, siz itiraz edince de silahını çekecek, siz ona engel olmaya kalktığınızda silah iki el ateş edecek, silahı ele geçirip adama ateş edip öldürürseniz "kasten öldürme" suçundan mahkum olacaksınız Sizden haraç isteyen kişinin gece vakti evinize gelip size silah çekmesi, ateşlemesi ve buna karşı koymamanız mümkün mü Buna karşı koyarken saldırganı öldürmüş olmanız sizi suçlu kılar mı Yargıtay'dan çıkan karar, böyle bir durumla karşılaştığınızda iki kere düşünmeniz gerektiği yönünde Olayın meydana geliş sürecini biraz daha detaylandırayım Elazığ'da yaşayan S.Y. cezaevinden tahliye olduktan hemen sonra işyeri sahibi B.T. den her ay verilmek üzere haraç istemeye başladı. Telefonla da sık sık B.T. yi arayan S.Y. haraç istemeye devam etti. S.Y. nin işyerine gelmemesi üzerine tehditlerini dikkate almayan B.T. hayatına devam etti. Olay gecesi S.Y. yeniden B.T.yi arayıp geleceğini söyledi. S.Y. işyeri, aynı zamanda ikamet adresi de olan B.T. nin ofisine gece 00.58 sırasında taksi ile geldi. B.T. ofisine ve aynı zamanda evine gelen S.Y.yi kapıda karşıladı. Otopsi raporuna göre S.Y. gelmeden önce alkol ve uyuşturucu madde kullanmıştı. 147 promil alkollü ve 785 ng anfetamin kullanmış olduğu kayıt altına alınan S.Y. yaklaşık bir saat boyunca B.T. ile konuşup haraç istemeye devam etti. B.T. gelirinin az olduğunu belirterek haraç ödememek için S.Y. yi ikna etmeye çalıştı. Bu sırada sinkaflı küfürler eden S.Y. belinden silahını çıkartıp B.T. ye doğrulttu. Yakın mesafede oturdukları için B.T. yerinden kalkarak S.Y. nin elini tutmaya çalıştı. Bu sırada 2 kez ateş alan silahtan çıkan mermilerden biri duvara, diğeri kapıya isabet etti. S.Y. nin elindeki silahı alan B.T. şok geçirerek birden fazla kez ateş ederek S.Y. nin ölümüne neden oldu. Olayın ardından polisi ve 112'yi arayıp durumu bildiren B.T. nin telefon kaydında, "Haraç istemeye gelen biri vardı. Silah çekti kapıştık, onu vurdum ya" dediği de kayıtlara geçti. Olayın meydana gelmesinin ardından vakit kaybetmeden hem ambulansı, hem de polisi arayan B.T. gözaltına alındı. Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakkında dava açılan B.T. "Kasten adam öldürme" suçundan yargılanmaya başladı. Mahkeme, B.T. nin kasten öldürme suçundan açılan davasında "meşru müdafaa" olduğunu belirterek "beraat" kararı verdi. Davanın temyiz incelemesini yapan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi meşru müdafaa kararını bozdu. B.T.nin kasten adam öldürme suçundan 10 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. Kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesi de B.T. nin temyiz talebini reddederek hapis cezasının onanmasına oyçokluğuyla karar verdi. Karşıoy kullanan Yargıtay 1. Ceza Dairesi üyesi, karşı oy yazısında meşru müdafaa konusunu masaya yatırdı. Türk Ceza Kanunu'nun 272. Maddesinin "Meşru savunmada sınırın aşılması maruz görülebilecek bir heyecan, korku ve telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilemez" şeklinde olduğunu hatırlatan Yargıtay üyesi, "sanığa ceza verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerekirken 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına itiraz etti. MEŞRU MÜDAFAADA "ÖFKE" KRİTERİ Yasalarda meşru müdafaaya ilişkin yapılan düzenlemelere göre, meşru müdafaanın kabulü için saldırının "korunmaya değer nitelikteki herhangi bir hakka yönelmiş olması"nın yeterli görüldüğünün hatırlatıldığı karşı oy yazısında şu görüşlere yer verildi: "Bir olayda meşru savunmanın oluştuğunun kabul edilebilmesi için saldırıya ve savunmaya ilişkin şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Kişinin, maruz kaldığı saldırı karşısında içine düştüğü heyecan, korku veya telaş dolayısıyla davranışlarını yönlendirme yeteneğinin ortadan kalkması söz konusu olacağından, meşru savunmada sınırın aşılmasından dolayı kusurlu sayılmayacağı kabul edilir. Dolayısıyla, belirleyici olan maruz kalınan saldırının kişiyi içine düşürdüğü psikolojik durumdur. Zira kişi sırf maruz kaldığı saldırının etkisiyle, 'heyecan, korku veya telaşa' kapılarak meşru müdafaada sınırlarını aştığında bu maddeden yararlanabilecek, buna karşılık saldırının etkisinin yanında, saldırıdan kaynaklanmış olsa bile, öfke gibi nedenlerle sınır aşıldığında ise aynı korumadan faydalanılması söz konusu olmayacaktır" "SİLAH DOĞRULTULDUYSA YAŞAM HAKKINDA YÖNELİK SALDIRI BAŞLAMIŞ OLUR" Meşru savunma koşulları oluştuğunda, müdahale edilmemesi halinde neler olacağı da verilecek kararı etkiliyor. Bu konuya da değinilen karşı oy yazısında şunları söyledi: "Önemli olan saldırının o an itibarıyla ulaştığı nokta değil, müdahale edilmediği takdirde ulaşabileceği