Risale-i Nur: Tahkikî iman kazandıran bir ahlâk okulu

İletişim teknolojisinin ilerlemesi, seyahat imkânlarının artması Bediüzzaman Hazretlerinin tespitiyle dünyayı artık "küçük bir köy" haline getiriyor. Bununla birlikte gelir dağılımındaki dengesizlik zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapıyor.İletişim teknolojisinin hatalı kullanımı insanlığı yalnızlığa itti. Uzayı keşfetmeye çalışırken aynı apartmanda oturanlar birbirini tanımaz hale gelebiliyor. Sosyal ağlar, sosyalleştiremiyor! Hemcinsleriyle dayanışma ve paylaşma halinde iken huzurlu olan insan, menfaatini ön plâna alınca kuvveti hak bildi. Hisler, menfaatin emrine girince manevî değerler zayıfladı. Yaradılışımıza yerleşmiş sınır konulmayan hırs, kin, arzu, heves, tüketim, milliyetçilik, rekabet, tahakküm gibi duygular kalbin kılavuzluğu olmayınca tahripkâr olmaya başladı. Oysaki duygularımız ancak Yaratıcıya ibadetle istikamet üzere terbiye edilebilirdi. Evlilik ve aile kurumu önemsenmedi. Materyalizm her zaman açgözlü olan bir kültürü küreselleştirdi. Zulüm sadece insanlarla da sınırlı kalmadı önce toplumları, sonrasında da hayvanları ve bitkileri tahrip etti, ediyor. YARDIM VE DAYANAK NOKTASI Böylesine büyük ve organizeli tahrip çalışmalarını önlemek ve tamir etmek; kalbin kılavuzluğunu asıl alan projelerle mümkün. Fert, aile, içtimaî hayatı içine alacak tarzda şefkat, merhamet ve manevî değerlere dayanan eğitimler gerekiyor. Gücünü dinî değerlerden alan ahlâk merkezli çalışmalar gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Zira insanı insan yapan değerler olmazsa toplum hayatı adeta bir matemhane ve mezbaha olur. Eşref-i mahlûkat olacak kabiliyette var edilen insanın hayvandan aşağı derecelere düşmesinin ibretli öyküsüdür bu hal! İnsan ruh ve vicdanının kendini emniyette hissedeceği yardım isteyecek ve dayanacak bir noktası olmalıdır. O da Allah'a imanla mümkündür. RİSALE-İ NUR'UN EĞİTİM METODU Bediüzzaman Hazretleri Kur'ân ve sünnet merkezli