Halkın ruh hali perişan

Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimine gidiyoruz. Halkın ruh hali perişan. Ülkenin 12 ilinde meydana gelen deprem felaketi, deprem bölgesini yaşanmaz hale getirmiş. Milyonlarca insan aç, susuz ve açıkta. Eksi derecede başını sokacak çadır arıyor. Hükümet yandaş medyanın mutluluk haberleriyle vatandaşı kandırmaya çalışıyor. Depremin üzerinden bir ay geçmiş, insanlar çadır temin edememişler. Su olmadığı için, temizlik imkanı da ortadan kalkmış durumda. Salgın hastalık korkusu deprem bölgesinde kol geziyor. Halk enkazlara geç müdahale edildiği için binlerce kişinin toprak altında canlı canlı ölüme terk edildiği için feryat halinde. Bütün umutlar tükenmiş durumda. Evini, hayvanını, iş yerini ve canlarını kaybettiği için yarı canlı durumda, yaşam savaşı veriyor. Yanlış eğitim sistemi İktidarın büyük umutlar bağladığı, ilk defa seçimde oy kullanacak olan gençler ise ayrı bir ruh hali içindeler. Yanlış eğitim sistemi yüzünden, diplomaları ellerinde işsiz durumdalar. Çocukluklarını ve gençliklerini yaşayamayan bir gençlik yaratan hükümet, bu gençlere umut da olamıyor. Daha önceleri hükümetin bu kesimin oyunu almak için yaptığı gençlik toplantıları, artık mazide kaldı. Cak ve çeklerle verilen sözler ortada kaldı. Seçimlerde çantada görülen gençlik oyları uçup gitti. Çünkü toplum mutsuz, iktidarın boş umutları karın doyurmuyor. Nedense hükümet bu mutsuzluğu görmezden geliyor. Oysa her seçim dönemi, oyunu kendi kuran, muhalefeti oyuncak gibi oynatan iktidar, şimdi ne yapacağını şaşmış durumda. Kısa süre önce muhalefet cephesindeki bir sarsıntıyı, depreme çevirmeye çalışan iktidar, olay tatlıya bağlanınca, kendisi depremin altında kaldı. Yandaş medya ve televizyon kanalları muhalefet yapmak için kişilerin ten renklerinden sonuçlar çıkararak mutsuz olduklarını dile getirmeye başladılar. Fatih Altaylı'nın programına çıkan Meral Akşener, olay gecesi üç saat uyuduğunu dile getirince, bir şaşkınlık daha yaşadılar. Bazı iktidar yöneticileri yandaş medyanın bu süre içersinde görevini yerine getiremediğinden yakınıyorlar. Uçak bülbülleri ötemiyorlar. Artık söyledikleri sözler, halkın onlara nefretini artırmaktan başka işe yaramıyor. Geçmiş dönemlerde İsmet Paşa'ya asker kaçağı diyerek, halkı inandırmaya çalışanlar, daha sonra saklanacak