İç dünyamıza ne zaman döneceğiz

Cenab-ı Hak bizi "insan" olarak yarattı. İrâde verdi, akıl verdi. Cenab-ı Hak, insanı ahseni takvim üzere eşrefi mahlûk olarak yarattı. Bu sebeple de ayrıca önemli ve değerli. Bunu şuuruna ererek bilirsek, sorumluluk ve şükür düşünceleri-duyguları o şuurla beraber gelir. İnsan, dağların taşların kabullenmediği emâneti üstlenme sorumluluğu da taşıyor. İnsan, önemini ve değerini anlarsa uhdesindeki sorumluluk şuuru uyanır. Nefs muhasebesi yapar. Rızıklar da nimet, ama akıl daha büyük bir nimet. İman, sevgi, mutluluk, sıhhat de öyle. Sevgili Peygamberimiz, "Herhangi biriniz canı ve malı emniyette, vücudu sıhhatte, bir de günlük yiyeceği elinde olarak sabahı ederse bütün dünya kendine verilmiş demektir." Buyururken işte buna işaret etmiştir. Çoluk çocuğumuz yanı başımızda, huzur ve güvenliğimiz yerinde, karnımız tok ve sırtımız pek ise kendimizi dünyanın en mutlu insanı olarak görmeyi alışkanlık haline getirmeye bakmalıyız. Yukarıda zikredilen hadis, kurtuluş ve mutluluğun ilk şartı olarak Müslümanlığı, sonra yetecek kadar helal rızka sahip bulunmayı ve daha sonra da kanaatkârlığı göstermektedir. Müslümanız ve mutluyuz belki. Ama bunların tamamlayıcısı olan kanaate sahip miyiz Allah'ın bizim için takdir ve tayin ettiği hayat tarzına razı mıyız Kanaat-sabır-şükür. Bu üç kelime üzerinde düşünüp kafa yormaya ne dersiniz İşin temeli budur. Çünkü mutluluğumuz bununla tamamlanmış olacaktır. Sade hayatı, halleşmeyi, dertleşmeyi, sevincimizi, üzüntümüzü paylaşmayı, aile efradımızla beraber olmayı, eş-dost-akraba ziyaretlerine zaman ayırmayı, hangi bütçemiz olursa olsun, ondan "Allah için" vermeyi ne zaman hayatımızın bir parçası haline getireceğiz Okumayı, düşünmeyi Müslümanların derdiyle dertlenmeyi ne zaman günlük hayatımızın içine katacağız Gündemimizi ne zaman gözden geçireceğiz Sınavlarımız esas itibarıyla benzer özellikler taşıyor ve nefsanî zaaflarımızı yenmemizi gerektiriyor. Eskiye nazaran nefse hitap eden etkiler ve aldatıcı cazibeler, bugün çok daha fazla, çok daha renkli. Şimdi konfor kolaylaştırmaları varsa da denge zorlukları daha çok. Sosyal sınavlar çok daha ağır. O yüzden de hayat zorlaştı. Sahip olunanların şükürle tadına varmak değerini bilmek, onları bir mutluluk vesilesi haline getirmek duyguları unutuldu. Dünya'nın ve eşyanın değişmesi apaçık görülüyor;