Düşünmeye Dâvet

15 Temmuz ile ilgili yazılmayan, söylenmeyen, dikkat çekilmeyen bir şey kalmadı. İbret almak, ders çıkarmak hususunda ihmalkârlık gösteriliyor. Sağlam, sahih kaynaklara dayanan 'din eğitimi' verilmesinin zaruret olduğu da anlaşılamadı. Bu eğitim verilmeyince herkes kendi kafasına, düşünce yapısına, yetiştiğiyetiştirildiği cemaat ölçülerine uyar oldu. Gördüklerini, yaşadıklarını asli ölçülere vuramayınca da uydurulanlar; esas ölçülerimiz olan Allah ve Resulü'nün koyduğu, uymamız gereken değerlerin yerini aldı. Hayat tarzımız olan İslâm vicdanlara kondu, hayattan kovuldu. İnsanımızın geçmişine, medeniyetine, büyüklerine olan saygısını fırsat bilmesi menfaat çarkının dönmesini sağladı. Toplum da alt yapısı dinimize dayanmadığı için de helâl mi-haram mı, meşru mu-gayri meşru mu, günah mı-sevap mı soruları da sorulmadısordurulmadı. Binlerce insanın imanıyla oynandı. İtikadi bozukluk yerleştirildi. Kendi uydurduğu dinle İslâm'a kastetti. Hangi düşüncede olursak olalım, dinimizi öğrenmenin öğretmenin şart olduğu da anlaşılmış oldu. Peygamberimizle rüyada görüştüğünden, gayb âleminden aldığı haberlerden, Allah'la konuştuğundan utanmadan sıkılmadan bahsedebiliyordu. İslâm'ın sağlam kaynaklarına değil, ispatı imkânsız rüyalara, gizemli hikâyelere, sahte gözyaşlarına dayanan bir dil kullandı. Masum insanları aldatıp hastalıklı bir zihniyet oluşturmuş, 'gizlilik sosyolojisi' dahilinde bir sistem kurulmuş ve büyütülmüş, sorgulamadan eleştirilmeden, 'mutlak itaat' içinde kalarak bir yapı oluşturuldu. Sonuçta; örgütün varlığı için şiddete başvurma ve kendini feda etme yaşandı. Yaptırılan 'darbe teşebbüsü' ile ilgili kafalarında soru yoktur. Çünkü örgütte (cemaatlerde de böyle) üstlerin emrettiği her şey meşrudur. 'Mutlak itaat' Allah'a yapıldığı halde bu emir bünyelerinde uygulandı. Tamamen din dışı yapı (cennet bileti, yalan, aldatma, eşsiz ve benzersiz lider etrafında toplanma, görevin kendilerine Allah tarafından verildiği, vb. devleti ele geçirme, devletin içine kendi adamlarını yerleştirme, devlet içinde devlet!) uygulamaya geçti. Aklını, vicdanını, idrakini uydurdukları dinin emrine verenler 15 Temmuz'un militanlığını yaptılar. Fıtratı bozulanbozdurulan insanlar 'cinnet' haline getirilerek yaptıkları eylemleri sorgulayamaz, 'niçin bunları yapıyoruz' soruları da hiç bünyelerine sordurulmadı. İnsanlar bulundukları görevlerde 15 Temmuz ihtilalini önlemek için tankların önüne çıkan masum, hiçbir silahları, koruma kalkanları olmadıkları halde bu insanları zalimce katlettiler. Şefkatsiz, merhametsiz, acımasız bir şekilde. Bosna-Hersek'te Sırpların, Filistin'de İsrail'in, Uygur Türklerine Çin'in, Ukrayna'da Rus'un yaptıkları gibi. "Masum bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmeye denk" olduğu hükmünün FETÖ'cüde bir karşılığı yoktur. 15 Temmuz'daki darbeci zihniyet, hoşgörü, hizmet, cemaat gibi kavramların içinin boşaltılmasıyla kalmamış aile içi gerilimlere, aile yıkımlarına sebebiyet vermişler, 'kardeş kavgaları' başlatmışlardır. İç ve dış düşmanlarımız her zaman vardır. Batı'nın uşaklığını yaptıkları için de Haçlı zihniyetin batı emperyalizminin, dini kisve altında örgütlediği Fetö'nün terör örgütü olduğunu kabullenememişlerdir. 15 Temmuz işgal ve darbe girişimi, FETÖ eliyle İslam'ın hayattan ve dünyadan uzaklaştırılması projesini hayata geçirmedir. Türkiye, İslâm'ı tanınamaz hâle getirerek Müslüman toplumların İslâm'la ilişkilerini bitirmektir. FETÖ'nün insanların dini duygularını kullanmalarının ana sebebi kişilerin dini cehaletleridir. Devletimiz dini değerlerini vermezse dinimizi kullananların yaptıklarını anlayamazlar.