Rumeli insanı rencide edilemez

"Suskunluğum asaletimdendir, her lafa verilecek bir cevabım var. Lakin bir lafa bakarım laf mı diye. Bir de adama bakarım adam mı diye" demiş Mevlana. Fakat bazen susmak da "Sükût, ikrardan gelir" sözünde olduğu gibi kabullenmek demek olacağından, bu seviyesizliği muhatap almadan toplumu aydınlatmak adına yazmak bir zorunluluk oldu.Yeni Akit, son 20 yılda olduğu gibi, 6 Mayıs 2022'de de bir kez daha Rumeli insanını rencide edecek, 'Kapımız İdlibliye de Selanikliye de açık' şeklinde bir başlık atmış. Neresinden bakarsan bak, tutarsan tut, baştan aşağı saçma bir söz. Günümüzün sığınmacıları ile son 3 asırdır Rumeli'den, Batılıların bile 'Avrupa Türkiye'si' dediği coğrafyadan gelenlerin yaşadıklarını aynı kefeye koymak, abesle iştigalden başka bir şey değil. Dahası bu, emperyalizmin kullandığı dili kullanmak ve onunla işbirlikçilik yapmaktan başka bir şey değildir.Kitabın tam ortasından başlamakta yarar var. Bazılarının, öncelikle şu konuyu bilmesinde fayda var. Birilerinin hiç kimseye, hele hele bu ülke için mücadele etmiş, savaşmış insanlarımıza 'Kapımız açık' deme ve böyle bir lütufta bulunma hakkı yok. Haddine de değil. Bir kere, Balkan Savaşları'na kadar Rumeli'den gelen insanların hemen hemen hepsi bu ülkenin, başka bir deyişle Osmanlı Devleti'nin (Devlet-i Aliyye-i Osmaniye) bir vatandaşıydı. Vatandaşı olan birine böyle bir lütufta bulunmak saçma değil mi Hem Osmanlıcı olup hem Osmanlı Devleti'nin ülkesini bilmemek! Çok yazık.Haberin DevamıBir diğer konu. 1804'te başlayan ve aralıklarla 2 asır süren Balkan isyanlarında isyancıların ilk hedefi bölgedeki Türkler ve Müslümanlar olmuştur. Zaten Balkanlarda Türk deyince Müslüman, Müslüman deyince de Türk anlaşılmaktadır. Bu, bugün için de geçerlidir. İşte 2 asır süren isyanlar boyunca bu insanların yüz binlercesi katledilmiş, milyonlarcası da yerinden, yurdundan sökülüp atılmıştır. 1821 Yunan İsyanı'nda Yunan kaynaklarına göre yaklaşık 42 bin Türk'ten geriye ancak 5 bini kalmıştır. 1804'te başlayan ve yaklaşık 10 yıl süren Sırp İsyanı'nda yüz binlerce, 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı Rus Savaşı'nda ise Justin McCarthy'ye göre, 1 milyon 253 bin 500 insan yerinden, yurdundan sürülmüş, yüz binlercesi de katledilmiştir. Balkan Savaşları'nda da yaşanan bundan başka bir şey değildir. Ve bu acıların yaşandığı dönemde bu topraklar Osmanlı Devleti ülkesidir ve hepsi Osmanlı Devleti vatandaşıdır. Dolayısıyla ortada bir lütuftan bahsedilecekse bu lütufta bulunacak en son kişi sizsiniz.Metin EDİRNELİ-BURSAHaberin Devamı(Yarın: Rumeli'de, Kırım'da ve Kafkasya'da verilen savaşları unutmayın.)SİMAVİLER VE KANLICALILARHÜRRİYET'in üç önceki sahibi Erol Simavi'nin eşi Belma Simavi (89) dün Kanlıca İskelesi'ndeki Gazi İskender Paşa Camisi'nde kılınan öğle namazından sonra Kanlıca'daki aile mezarlığında toprağa verildi. 'Acı Kaybımız' başlıklı ilanda Belma Simavi'nin akrabaları arasında Has, Yolaç, Tatari, Yağcıgil gibi soyadlarını taşıyan ailelerin dahil olduğu 79 akraba (19'u Simavi) ile '15 manevi evlat'ın isimleri yer aldı.Dünkü cenaze namazında 'Koç'lar ağırlıklı olarak temsil edildi; Rahmi Koç, Ömer Koç ve Ali Koç. Sema ve Aydın Doğan - Arzuhan Doğan Yalçındağ, Ertuğrul Özkök ile birlikte geldi ve Doğan'ın 1994'te gazeteyi satın aldığı Simavi'nin Ailesi'nin mensuplarına başsağlığı diledi. Belma ve Erol Simavi'nin oğlu Sedat Simavi taziyeleri kabul ederken üzüntü içinde "El sıkamıyorum, çünkü koronayım" demesi dikkat çekti.Haberin DevamıHürriyet'in bugünkü sahipleri Demirörenleri, Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve eşi Lidya Yapı A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Kıvanç Oktay temsil etti.'Has'lar geniş aile fertleriyle cenazedeydiler. Aynı şekilde Eczacıbaşılar, Boynerler, Taviloğulları da. Kaptanoğlu, Pekin Baran, Ayşe Azizoğlu, Faruk Süren, Burak Elmas, Cefi Kahmi, Canan Yaka da dikkat çeken isimlerdi.HÜRRİYET AİLESİSimaviler, Kanlıca semti için 'sembol' bir aile sayılırdı. Kanlıca Yardımlaşma Cemiyeti ve Kanlıca Spor Kulübü Başkanları, camiye kalabalık