100. yılında Cumhuriyet'i daha fazla algılamak ve yorumlamak gerekirdi
CUMHURİYETİMİZİN yüzüncü yılı gibi tarihsel bir dönüm noktasında, "Ne Cumhuriyet ve ne de kurucu iradesi olan Mustafa Kemal gereği gibi işlenmiştir" diyoruz. O nedenle, sıradan yurttaşlarımız olduğu kadar ve onlardan daha fazla, Cumhuriyet'i anlatmak konumunda olan akademisyen, aydın, entelektüel vb kesimlere de Cumhuriyet'i anlatmak gerektiğini ileri sürüyoruz. İddia ediyorum, bu konuda söz söyleme yetkinliğine sahip insan (competent) sayısının Türkiye'de bir elin parmaklarını geçmediği apaçık ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Oysa, örneğin Fransız Devrimi'nin iki yüzüncü yıl kutlamaları sırasında, Devrim'le yani Cumhuriyet'le ilgili Fransızca ve yabancı dillerde iki yüzün üzerinde bilimsel çalışma yayımlanmıştır. Bunlardan birinde, Hobsbawm, devrimin tarihi değil ama onun algılanış ve yorumlanışının tarihi ve son iki yüzyıla bıraktığı iz (ve miras) konusunda yeterli yayın yapılmadığından yakınacaktır (1).
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıCUMHURİYET'TEN GERİYE NE KALMIŞ
Türkiye'de ise Mustafa Kemal'in Cumhuriyet'in ilan edileceği günün akşamında ne yediği, o gece hangi pijamasını giydiği, Meclis'e gelirken kaç sigara içtiği gibi konuları anlatmakla yetinildiğini gözlemliyoruz. Böylece, örneğin Montesquie'nün hangi eserinin hangi tümcesini çizdiği ya da Rousseau için ne düşündüğünü öğrenmek gibi bir amaçlarının olmadığını anlıyoruz. Hal böyle olunca, 'Cumhuriyet ne imiş, nasıl korunması gerekirmiş'i değerlendirecek temel bilgilerden yoksun kalınmış olmaktadır.
Kuşkusuz, yurttaşların çoğunluğu için tarih, bir anlamda 'algı' işi olup, öznel ve dolayısıyla da sınırlı bir 'bilgi' olarak kalacaktır. Özellikle bilinçli çarpıtmaları ortadan kaldıracak, nesnel kanıtlardan hareketle derinlikli çalışmalar da yapılamaz mıydı Nitekim, Hobsbawm, örneğin Fransız Devrimi'nin belli bir dönem, Guizot gibi liberal tarihçiler elinde 'Burjuva Devrimi' olarak yorumlanmasına karşın, güncel politik mücadelelere (enjeux) bağlı olarak yeniden 'yorumlanma' zorunluluğuna da dikkat çekmektedir.
NEREDE TARİHSEL VE FELSEFİ ÇALIŞMA
Demem o ki, Cumhuriyet'imizin yüzüncü yılı gibi önemli bir dönemeçte, o günlerin zorluklarını sıralamak yerine, bilgiye dayanan ve geleceğe yönelik heyecan verecek çalışmaların yapılıp eylemlerin konması gerekiyordu.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıBayrakları sallayarak şarkılar ve marşlar söylenmesine kimsenin karşı çıktığı yok.
Ancak, bilgi ve birikim dolu konuşma, bildiri ve eylemlere çok daha fazla yer verilebilirdi.
CHP HALKÇI MIDIR
Hem Cumhuriyetçi ve hem de halkçı olduğu ileri sürülen CHP için ise varoluş koşuludur desek abartmış olmayız. Kuşkusuz Cumhuriyet'le ilgili yurtiçinde olduğu gibi, yurtdışında da tarihsel, felsefî ve bilimsel çalışmalar yapılabilir ve yapılmalıdır.(1) Eric J. Hobsbawm, Fransız Devrimi'ne Bakış, -İki Yüz Yıl Sonra Marseillaise'in Yankıları, Türkçesi Osman Akınbay, agora kitaplığı, İstanbul, 2009Habip Hamza ERDEM
GÜNÜN SÖZÜ
"Tarih, eski çağlardan beri barış sanatının savaş sanatından daha önemli olduğunu öğretmiştir." Cafer Seydahmet KIRIMER
İKLİM ÖRGÜTLERİNİN ORTAK ÇAĞRISI
İKLİM değişikliği alanında çalışan sivil toplum ve düşünce kuruluşları, Türkiye'nin emisyon azaltım hedefinin güncellenmesinin ülkeye sağlayacağı ekonomik faydaları açıklıyor. STK'lar, 30 Kasım'da Dubai'de başlayacak COP28 İklim Zirvesi öncesi, 2030'a kadar emisyon azaltım hedefini en az yüzde 35'e çıkarması için çağrıda bulunacak.
Türkiye'nin enerji bağımsızlığı ve ekonomik istikrarı için emisyon azaltımının şart olduğunu vurgulayan kuruluşlar 'Ekonomik kalkınmanın yolu iklim kriziyle mücadeleden geçiyor'