Şüphe yok ki Allahü teala sabredenlerle berâberdir...

Hasan bin Ali Müştevlî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Mısır'da bulunan Müştevl köyündendir. 951 (H. 340) senesinde orada vefât etti. Bir gece rüyâsında Peygamber efendimizi gördü. Buyurdu ki: "Yâ Ebâ Ali! Seni, dervişleri sever ve onlara meyleder görürüm." Hasan bin Ali Müştevlî "Öyledir yâ Resûlallah!" dedi. "Seni, dervişlerin mühim işlerini yerine getirmek üzere vekil kıldım" buyurdu. Hasan bin Ali Müştevlî, bu vazîfeyi îfâ ederken, uygunsuz bir iş yapmaktan ve yapamayacağı bir işle karşılaşmaktan korkup; "Yâ Resûlallah! Ben bu vazîfeye lâyık mıyım Bu iş için lâzım olan günâhtan korunma ve kifâyet, yeterlilik şartı bende mevcut mudur" dedi. Peygamber efendimiz; "Günahtan korunma ve kifâyet şartıyla..." buyurdu. Hasan bin Ali Müştevlî; "Peki efendim" deyip sustu...Bundan sonra Allahü teâlâ, Hasan bin Ali Müştevlî'ye mal varlığı ihsân etti. Bu malı ile dervişlerin ihtiyâçlarını karşıladı. Arzularını, isteklerini yerine getirdi. Hiçbirinin bir sıkıntısı olmaması için çok gayret ederdi. Onun bu hâli açığa çıktıktan sonra, dervişler kendisine gelerek ihtiyâçlarını, sıkıntılarını arz ederlerdi. Bâzıları onun hakkında; "Dervişlik, bir şeye mâlik olmamak, başkalarının ihtiyaçlarını temin etmek için de olsa, zenginlikten iyidir" dediler.Abdullah-i Ensârî, "O, bu işi kendiliğinden istemedi. Bilakis, Peygamber efendimiz tarafından vazîfelendirildi. Sakın gaflete düşmeyesiniz ve aldanmayasınız" buyurdu. Talebelerine buyurdu ki:"Sabır, ismi gibidir. (Sabır, ilaç olarak kullanılan tadı acı bir ağacın adıdır.) Sabırlılar dünyâ ve