Sevilen mürşidin kitapları okununca da feyz gelir

Sohbette mürşidi dinlerken veya kitabını okurken, feyz almaya kavuşan kimse, mürşide uzaktan râbıta yapınca da feyz alır. Şerefüddîn Ebû Muhammed hazretleri Hadîs âlimlerinin büyüklerindendir. 672 (m. 1273) senesinde Şam'da Belbis adlı köyde doğdu. 739 (m. 1338) senesinde Şam'da vefat etti. Fıkıh ilmini ve birçok âlimden hadîs-i şerîf dinledi ve rivayet etti. Dimyât Esyût ve el-Menûfiyye'de kadılık görevinde bulundu. Buyurdu ki: Bir kimsenin kalbi, kendi mürşidinin kalbine, Resûlullah'tan gelmiş olan feyzlere kavuşursa, bunun imanı kuvvetlenir. Şeriate uyması, ibadet yapması kolay ve tatlı olur. Nefsi, günah, kötü arzularından vazgeçer. Aklı, ticaret, ziraat ile, helal kazanmakla, fen, sanat, hukuk, cihad ve astronomi gibi dünya işleri, hesapları ile meşgul olur, herkesin müşküllerini çözer ise de, kalbinde bunların hiçbiri bulunmaz. İbadetlerini ve her işi ve her iyiliği, yalnız Allahü teâlâ emrettiği için yapar. Başka bir menfaat düşünmez. Kalbine, ruh âleminin bilgileri gelir. Çalışarak, akıl ile öğrenilen din ve fen bilgilerine ilim denir. Mürşidin kalbine gelen bilgilere şühûd ve ahvâl denir. Allahü teâlânın ve sıfatlarının şühûduna marifet denir. Allahü teâlânın marifeti, yalnız onun var olduğunu, âlemin yani her mahlukun yok olduklarını, aynadaki hayal gibi, bir görünüş olduklarını anlamaktır. Sıfatlarının marifeti, hiçbir şeye benzemediklerini anlamaktır. Bu iki marifete, marifet-ullah ve fenâ-fillah denir. Buna kavuşana ârif denir. Ârif olan, kimseye kötülük yapamaz.