Yazar olma hikâyesi

Bazı arkadaşlarım ve okuyucularım sık sık sorar; "sen denizci bir adamsın neden bu kadar farklı konularda yazı yazıyorsun" ve "bu yazarlık hikâyesi nereden çıktı" işte bu Pazar günü bu konuya yer vermek isterim. 25 yıldan beri kitap ve makale yazmamın en önemli sebebi; dindar insanların yaşadığı haksızlıklara rağmen hâlâ suçlu olarak gösterilmesidir. Özellikle hakim medyada çoğu zaman gerçekler tersine çevrilerek anlatılır. "Hem suçlu hem de güçlü" misali nerede namaz kılan, oruç tutan ve Allah'ın emirlerini yerine getirmeye çalışan birisi varsa; bu insanlarla alay etmek, aşağılamak ve olumsuz yönlerini nazara vermek sıradan bir hale gelmiştir. Haksızlığa uğramak bu dünyada daima rastlanan bir durumdur. Lakin haksızlığa ve zulme uğramış insanları insafsızca suçlu göstermek; işte buna tahammül etmek çok zordur. İşte bu nedenle içimdeki yangını bir miktar söndürmek için makale ve kitap yazmaya karar vermiştim. Nitekim bunun çok yararı oldu. 1987 yılında daha 21 yaşında iken donanma savaş gemilerinde görev yaptığım ilk yılda; bazı arkadaşlarımın başından çok üzücü olaylar geçmişti. Hiç kimse yapılan haksızlıkları dile getirmeden "neden namaz kıldın" ve "darbeci generallerin uyarılarını niçin dinlemedin" gibi akıl almaz derecede insafsız bir şekilde sorular soruyorlardı. Nasrettin Hoca'nın başına geldiği gibi hırsızı suçlamadan "niçin tedbir almadın" gibi vicdansızca yapılan zulümlere ses çıkarmama hastalığı baş göstermişti. İşte o yıllarda yaşanan bazı olayları ifade ederek; kitap ve gazete yazarı olma sebebini daha iyi anlatacağımı düşünüyorum. Yoksa edebiyata meraklı olma veya akademik çalışmalar yüzünden yazarlık işine girmemiştim. Darbeci cunta, 12 Eylül