Sabetay tarikatı ve FETÖ yapılanması

Türkiye'de din ve vicdan özgürlüğü anayasa teminatı altında olduğu halde çeşitli inanç sahiplerinin faaliyetlerini sürdürmek için gerekli olan mekânlar kurması ve yaşatması yasaklanmıştır. 30 Kasım 1925'te kabul edilen bir yasaylatekke,zaviyeve türbeler kapatılmış çeşitli unvanlar kaldırılmıştır. Ne gariptir ki; 500 yıl boyunca atamız Osmanlı'nın hüküm sürdüğü Balkan topraklarında Hıristiyanlık dini çoğunlukta olduğu halde Müslümanlara ait medrese ve tekkeler açık olup faaliyetlerini sürdürmektedir. Nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan memleketimizde ise bu tarikatların resmi olarak faaliyet göstermeleri hâlâ yasaktır. Bir kısım medya mensupları ise Müslümanlara hakaret edip çamur atmak için tarikatları malzeme yapmaktan çekinmemektedir. Bu çirkin durum Yahudi ritüellerini kabala yorumu ile yaşatan Sabetay tarikatına mensup kişileri ise çok fazla etkilememektedir. Çünkü bu tarikat; kurucusu Sabetay Sevi'nin Müslüman görünümlü gizli Yahudi kimliğinin sürdürülmesi açısından oldukça faydalı da olmuştur. Bu sayede sinsice sızmış oldukları devlet kurumlarında ele geçirdikleri makamları korumayı bilmişlerdir. Özellikle Mason localarında aktif olarak faaliyetlerini sürdüren Sabetaycılar, Türkiye'de hariciye teşkilatı, üniversiteler, silahlı kuvvetler, sanat camiası, maliye ve bankacılık gibi alanlarda hâlâ çok güçlüdürler. Bununla birlikte Sevi'nin ölümü ile birlikte kendi aralarındaki ayrılıklar sonucunda üç parçaya bölünmek zorunda kalmışlardır.