Şamandıra sevgimizin ardında koca bir gastronomi kültürü var

Malum, bizler 'tirit' geleneğinden geliyoruz. Amaç, eti iyi değerlendirmek ve çoğaltmak. Etin en pahalı kısmı en yumuşak bölümü olan bonfile ama tadı pek yok. Kemikli ette, kemik iliğinde ve sakatattaysa lezzet çok. Halk mutfağı bunları pek güzel değerlendirmiş. Sadece tirit yapan lokanta sayısı artık Anadolu'da bile azalsa da, benim tiridin türevi olarak gördüğüm şamandıra geleneği kanımıza işlemiş...Bir arkadaşımın Çemberlitaş'taki minik bir dükkândan alıp bize getirdiği nefis kuru fasulyeyi çok sevip sosyal medyada paylaşmak istiyorum. Çekim yapılırken kızım bana bakmıyor ve 'kuru'nun suyuna ekmek banıp şamandıra yapıyor. Paylaşım yaptığım zaman da bir okurumun dikkatini çekmiş. "Kızınızda gerçek Konyalı genleri var" diye yazmış.Genetikbilimciler ne der bilmem ama mümkün. "Kan çekmiş" de derler. Benden görüp öğrenmesi de mümkün tabii. Annesinden görmüş olamaz çünkü Amerikalı eşimin, bütün yalvarmalarıma rağmen et suyuna ekmek banma âdeti yok. Israrım üzerine harika Konya güvecinin ikinci gününde iyice lezzetlenmiş olan suyuna azıcık ekmek attı. Ama ekmeğin suyu emmesini beklemeden ve tersyüz etmeden ağzına götürdü. Bunun adı şamandıra değil aslında, ekmeği ıslatma... Adapazarı'nın ıslak köftesi var tabii ama o ayrı. Neyse, eşime şamandıra olayını ve arkasındaki gastronomi kültürünü anlatmaya çalıştım. Birkaç gün sonra masadaki herkes nefis bir oğlak kol tandırın suyuna tırnak pideyi gömerken o yine tırnak pideyi kuru kuru yiyordu. Ben de artık 'vermeyince Mabut, neylesin Vedat' diye düşünüp ısrardan vazgeçtim.Haberin DevamıÇORBAYLA YAKINDAN İLİŞKİLİ Yukarıda bahsettiğim kişisel gözüken önemsiz bir teferruat ama onun gerisinde koca bir gastronomi kültürü yatıyor. Gastronomi konusunda bir ölçüde açık fikirli olan bizler bile aslında şartlanmışız. Leziz bir tencere veya tandır yemeğinin dibinde kalan suyu görünce benim Pavlov'un köpeği deneyinde olduğu gibi ağzımın suyu akar. Refleksim; bu kemikli et, sebze, biber, domates, soğan gibi malzemelerin birlikte pişmesinden elde edilmiş sosa ekmek banmaktır. Sanırım çoğunuz da böylesiniz. Malum bizler 'tirit' geleneğinden geliyoruz. Bolluk ve zenginlikten gelen bir gelenek değil tirit. Tam tersine fakir mutfağının bir ürünü. Çorba geleneğiyle yakından ilişkili. Et hep pahalı ve kıt. Amaç onu iyi değerlendirmek ve çoğaltmak. Etin en pahalı kısmı en yumuşak bölümü olan bonfile ama tadı pek yok. Kemikli ette, kemik iliğinde ve sakatatta lezzet çok. Halk mutfağı bunları pek güzel değerlendirmiş. Tirit geleneği ortaya çıkmış. Elbette ki gelir seviyesine göre farklılık da göstermiş tirit. Osmanlı zamanında sarayda trüflü ve ıstakozlu tirit yapıldığını Doç. Dr. Özge Samancı'nın bir yazısından okumuştum. Acaba nasıldı bunlar Bilmiyoruz.Haberin DevamıAma sadece tirit yapan lokanta sayısı artık Anadolu'da bile az bulunsa da, benim