Başarıdan pay kapmak

19 Mayıs haftasını sportif açıdan moralle geçirdik. Bir taraftan 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nda Sayın Ekrem İmamoğlu'nun daveti üzerine benim de iştirak ettiğim Maltepe'deki atletizm pistinin açılışı. Ardından ülkemizde yapılan Kadınlar Boks Dünya Şampiyonası'nda 5 altın 2 bronz madalya ile şampiyon olan kadın boksörlerimiz. Anadolu Efes Basketbol Takımı'nın THY Avrupa Ligi'ndeki şampiyonluğuyla taçlanan sevincimiz ve buna son olarak önceki akşam eklenen Vakıfbank Bayan Voleybol Takımı'nın CEV Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu, milletimizi mutlu etti. Tabii böylesi bir alan boş bırakılamazdı. Bu enerji ve başarıdan pay kapmak isteyenler başladılar kutlama ve sosyal medya tebriklerine. Yani adeta "sinekten yağ çıkarıyorlardı". Riya, gösteriş, göz boyama "tekmili bir arada". Boks ferdi bir branş ya! Sporcuları kutlamak var, kulüpten bahseden yok. Elbette ben de şampiyon boksörlerimizi kutluyorum ama... Aziz milletim bilmeli ki bu başarı hikayesinin başı da sonu da Fenerbahçe Kulübü'dür. Başarı kulübün boks şubesine aittir. Mesele yıllardır ülkemizde "hep önde olan Fenerbahçe Boks Şubesi'nin" bu kez de kadın boksörlerinden oluşan bu jenerasyonla başarıyı yinelemesidir. Bununla övünme hakkı ise olsa olsa kulüp başkanı, antrenörler ve camiaya ait olmalıdır. Gel gelelim mevzu bir zamanlar izlediğimiz "millî maçlarda siyasi büyüklerin protokol tribününe gelmeden önce" skorda "öne geçmeyi bekleme!" kurnazlığına dönüşmesidir. Şimdi esasen benzeri kulüpleri teşvik ederek bu "başarıyı çoğaltmakla" görevli olanların bu sorumluluklarını yapmak yerine Fenerbahçe Kulübü üzerinden "avlanma"