Kuntz'un kardeşi

Teknik direktörün ne derse sahada o olur. Şans, hakem, stres, baskı falan filan hikaye... İlk yarı gol yemedik diye herhalde ikinci yarıya da aynı kadroyla başladı Stefan Kuntz. Kazımcan'ı oynatmamasını, Abdülkadir'in yüzüne bakmamasını veya Cenk Tosun'u kadroya almamasını zaten geçiyorum. Halbuki planına aşık olmayan, kendini dev aynasında görmeyen bir hocamız olsaydı ilk yarıda Cenk'in aksadığını, Cengiz'in gününde olmadığını, Barış Alper'in hedef rolüne oturmadığını görür ve müdahalesini yapardı. Ancak hocamız golü yemeyi bekledi. Defans oyuncularının topu seri şekilde ıskalaması aslında basit bir sakarlıktan çok ötedeydi.

Mert ilk devre boyunca 'geriye yaslanıyorsunuz', 'top almalarına izin veriyorsunuz' diye bağırdı durdu. Onun çığlığı hocayaydı aslında ama kim anladı Kerem ve Barış Alper'in kaçırdıkları gollerin sonucu değildi bu. Pozisyon kaçar. Sorun bile bile lades demesiydi Kuntz'un; olacak şey değil!

Yenilen golden sonra taraftar da futbolcular da konsantrasyonlarını kaybetti. Ahmakça bir goldü. Ve daha kötüsü sahadaki herkes biliyordu ki bu golü malum kişi yemişti.