Boyutsallık II: Takvim mi göreli zaman mı

Bugün bir yılbaşı daha yaşıyoruz. Bazılarımızın üzerine çok anlam yüklediği, Güneş'in ve Dünya'nın ise umursamadığı bir kavramdır yılbaşı. Yılbaşında çam ağaçlarını süsleme geleneği bir ihtimal, İlmiye Muazzez Çığ Hocamızın belirttiği gibi eski TürkŞaman geleneğinden İskandinav kültürlerine geçmiş bir kültür motifidir. (Yani bir anlamda yılbaşlarında çam ağacı süslemek yerli ve milli bir geleneğimizdir. Ancak bu geleneği, çamları kesmeden süsleyerek veya evlerimizde çam görünümlü dönüştürülebilir yeşil maddeleri hediyelerle donatarak sürdürmeliyiz.)Yeni yılın bu ilk yazısında, Dünya'da ilk kez geçen hafta Cumhuriyet Gazetesi Pazar Eki'nde sözünü ettiğim "Boyutsallık" kavramı ile yılbaşı arasında ilişki kurmaya çalışacağım.Boyutsallık ve TakvimlerEğitim sistemimizde ve günlük yaşamımızda mainfulness ve meditasyon benzeri, Varoluşçuluktan ve Uzakdoğu felsefelerinden esintiler taşıyan çok sayıda yaklaşım var. Bunlar, insanların iyi oluş hallerine katkıda bulunmayı amaçlayan, huzurlu ve çevrelerine uyumlu olmalarını hedefleyen öğretilerdir. Çok güzel; ancak söz konusu bu yaklaşımlar arasında yetişkinleri, özellikle çocukları pozitif bilim mantığına davet eden, bilimsel görüşü günlük yaşamın içine sindirmeye çalışan bir yaklaşım yok. Yaşama ve çevremizde olup bitenlere pozitif bilim mantığıyla bakma tavrını sürekli bir alışkanlık haline getirmeyi amaçlayan yeni bir yaklaşıma ihtiyaç duyduğum için 'Boyutsallık: Bilimsel Farkındalık' kavramını ortaya attım.Boyutsallık kavramı açısından takvimlere baktığımızda aklımıza şu geliyor: Miladi Takvim Güneş'e göre, Kameri (Hicri) Takvim ise Ay'a göre düzenlenmiştir; yani birincisinde Güneş, ikincisinde ise Ay ölçüt alınmıştır. Ancak bu iki takvimin Güneş'e ve Ay'a göre düzenlenmesi görelilik (rölativite, izafiyet) anlamı taşımamaktadır. Evrenimizde sadece zaman ve mekân görelilik taşır. Newton'a göre zaman ve mekân mutlaktı, ancak Einstein ikisinin de göreli olduğunu gösterdi. Bir nesne uzayda çok hızlı yol alırsa üç boyutu da küçülür, nesne içinde ölçülen zaman da kısalır. Nesnenin dördüncü boyutu hızıdır. Eğer bir astronot uzay gemisiyle çok hızlı bir şekilde uzayın derinliklerine gidip yirmi yıl sonra dönecek olsa, gemisinde yirmi yılbaşı, yirmi doğum günü kutlamış olur. Ancak bu süre içinde dünyada, -geminin hızıyla orantılı olarak- yetmiş, seksen yıl geçmiş olabilir. Söz gelişi, astronot yolculuğa çıkarken Dünya'da on yaşında bıraktığı çocuğunu dönüşünde seksek yaşında bulabilir. Zaman ve hız ters orantılıdır, uzayda hızla giden nesnenin zamanı yavaş işler. (Bu hipotez ispatlanmıştır.)Bu gerçeği yaşamımızda dikkate aldığımızda "Madem fizikte bile görelilik var, o halde sosyal kurallarda, kanunlarda da görelilik var mı" diye düşünmek zorunda kalırız. Bu düşünme şekli ise "Boyutsallık"ın bir parçası olacaktır.Boyutsallık'a ÖrneklerBoyutsal düşünmeye iki örnek verelim:Yeni yıl mutluluk getirir miBunca yıldır 31 Aralık günü siyasetçiler, sanatçılar ekranlarda, "Yeni yıl barış, mutluluk, refah getirsin" dediler. Bu düşünme tarzı, bebekleri leyleklerin getirdiği konusunda çocuklara empoze edilen düşünce tarzının biraz gelişmiş bir halidir. "Biz bir şey yapmadan oturalım yeni yıl bize iyi şeyler getirsin" şeklindeki düşünce tarzı insanları hareketsizliğe, pasifliğe iter. "Boyutsallık"ta kişinin denetim odağı kendi zihnindedir, kişi olayları kendi çabasıyla kontrol edebileceğine inanır. Kaderci anlayışta ise denetim odağı kişinin dışındadır. (Boyutsallık'ta bilimsel farkındalık söz konusudur; bilimsel bakış tarzı ise denetim odağını (locus of control) insanların kendi içlerinde veya dışlarında algılayabileceklerini, kendi dışlarında algılamaları halinde teslimiyetçi bir bakış tarzı sergileyeceklerini belirtmektedir. Bu konuda çok sayıda bilimsel araştırma yapılmıştır.)Sonuçta eğer Boyutsallık eğitimi almışsak bu düşünce tarzına sahipsek yeni yıldan iyi şeyler beklemek, "Yeni yıl bize barış, refah getirsin" demek yerine,