"Mısır'a hangi uçakla gideceksin"

"Çok çalışıyor ve her gün araştırmacılara hakkı tanınan kontenjan evraktan fazlasını istiyordu..." Devlet Arşivleri'ne ait İstanbul'daki dünyanın en eski ve büyük Osmanlı Arşivi'nde çalışırken 1989 senesinde her hâliyle dikkat çekici bir araştırmacı vardı. Margrat Wenke fiziken yani görünüş olarak dikkat çekiciliğinden ayrı, araştırma konusu daha da farklıydı. Margaret Wenke, mesai saatine bizden önce gelip kafeteryada sohbet edip iletişimde bulunduğu kimselere ikramlarda bulunuyordu. Araştırma salonu görevlisi de olduğumdan benimle gayet iyi geçinmeye çalışması da dikkatimi çekiyordu. Konuşmalarında iltifatlar normalden çok fazlaydı. Kendisi Avrupa'dan ABD'ye gidip profesör olmuştu. İstanbul Üniversitesi'nde de misafir öğretim üyesiydi. Çok çalışıyor ve her gün araştırmacıların isteme hakkı tanınan kontenjan evraktan fazlasını istiyordu. Fazla evrak talebi "Muhafaza Bakım Depolarındaki" milyonlarca evraktan çıkarılıp araştırmacıya verildiğinden günlük limit konulmuştu. Evrak çıkarılsa bile kaydı, teslimi ve aynı şekilde iade işlemleri için limit mecburiyet olmuştu. Limiti her gün aştığını kendisine izah ediyorsak da, canının sıkıldığı belliydi. Hatta bir gün tehditkâr bir üslupla ama şaka söylüyormuş tarzında gülerek: "-Gazanfer senin boğazını sıkarım!" bile demişti. -Öfkelenince eşinizin de boğazını da sıkıyor musun, diye sorunca; -Beyim yok, bekârım, cevabını verdi. Ben de gülerek aynı şekilde şaka ile karşılık verdim: "Evde kaldığın belli oldu!" Benim bu "evlenememişsin" anlamındaki deyimi anlamadığı için; "Ben