Ege'de bir Ziya Abi vardı...

"Cahit Abi bir gün 'Orhan işin yoksa gel, benimle İzmir'e gidelim, bana yol arkadaşı ol' dedi..." Güzel insanlarla kısa bir süre de olsa beraber olmak bulunmaz bir hazinedir. Şahsen bende, yıllarca kitap okumaktan daha fazla etki bırakmıştır. Sadece konuşmalarından değil lisanı hâlleriyle sükût kalmalarıyla da çok şey öğrenmişimdir. Bu konuda hayatımda iz bırakan çok iyi insanlarla beraber odum, yanlarında kaldım, ders aldım. Dokuz yaşımdan bugüne kadar hep bir talebe gibi onları izledim, kafamın aldığı kadarıyla, Rabbimin nasip ettiği kadarıyla ilim edep hâl ve davranışlarını taklit etmeye devam ettim, elhamdülillah. 1975 yılında babamın tayini (atanması) Malazgirt'ten Manisa'ya çıktı. 1977 yılında da Malazgirt'ten hicret edip Manisa'ya yerleştik. Henüz çocuk yaşlarında iken bile nerede sohbet varsa vaaz varsa katılır bir köşede durur onları dinlerdim. Çok cemiyetlere katıldım. Bu topluluklar içinde en nefret ettiğim davranış, nüfuzlu dedikleri saygın veya zengin biri geldi mi ona çok itibar ve hürmet ederlerdi. Ama onların davasına gönül verip malıyla canıyla çalışan ihlaslı bir kimse de gelse, eğer fakir ise kimse onu adam yerine koymazdı. Bu benim gönlümü çok yaralardı. Hatta bazen bütün angarya işleri bu garibanlara yaptırırlar, nimete izzet ve ikrama gelince, ekâbir takım faydalanırdı. Bu mürai davranışlarından da nefret eder âdeta tiksinirdim. Çünkü âlim olan dedem İbrahim'den ve yine âlim olan babam Hacı İbrahim'den, eniştem Cebrail