Ben de cevabımı almıştım!..

"Sağ elinin içini uzatmışlar ve 'akşam rüyanızda gördüğünüz gibi öpünüz' buyurmuşlar..." Size "Rüyada içtiğim süt" başlıklı hatıramı göndermiştim. Daha sonra 1969 yılında bir Kurban Bayramı'nda o zaman Işık Kitabevi'nde yaşadığım ve unutamadığım hatıramı da paylaşmak istiyorum... O hatırada aklımdan geçen soruların cevabını da o mübarek zat daha sual etmeden cevapladı demiştim. Acaba neydi, aklımdan geçip cevabını aldığım sualler Hüseyin Hilmi Efendi, kitabevini teşriflerinden sonra bayramlaştılar ve bir kanepeye oturdular. Konuşma esnasında tanımadığım bir beyefendinin mırıldanışını duydum. "Ben cevabımı aldım" diyordu. Ama bir şey sormamıştı ki. Ben konuyu anlamaya çalışırken o mübarek zat: "Efendim ailelerimizin hakkı üzerimizde çoktur. Onlar bizim çamaşırımızı yıkamakla, pantolonumuzu ütülemekle, yemeğimizi pişirmekle dinen mükellef değildirler. 'Çorbanın tuzu çok olmuş' diye hanımlarımızı azarlamaya hakkımız yoktur" diye söylediğinde yanımdaki o beyefendinin "cevabımı aldım" dediği gibi ben de cevabımı almıştım. O gün İstanbul'a yola çıkarken sabah çorbanın "tuzu fazla" diye tabağı fırlatmıştım. O anda yanlışımı anladım. İçimden "bu zat evliya mı" diye geçtiği anda konuşması şöyle devam etti: "Efendim mümin olmak evliyalığın birinci basamağıdır. Elhamdülillah hepimiz müminiz." Daha da meraklanmaya başladım. "Acaba rüyada gönderdiği sütten de haberi var mıdır" diye aklıma geldiğinde konuşmasını şöyle sürdürdüler: "İzmit Karamürsel Kumaş Fabrikası Müdürü Ziya Bey'i rüyada görmüşler. Elini öpmek istediklerinde sağ elinin içini uzatmışlar ve uyanmışlar. Ertesi gün İstanbul'a gelen Ziya Bey her zaman