Analık duygusu...

Aslında çomar bir av köpeğiydi. Sahibi İstanbul'a taşınırken onu köyde bırakmıştı. Sahipsiz kalan köpek kümeslere giriyor, bağa bostana zarar veriyordu.Bir gün köye gelen bir avcı av köpeği aradığını söyleyince Çomarı verecek yer de bulunmuştu... Köylüler av köpeğinden kurtulmanın sevincini yaşıyorlardı.Ama aradan birkaç gün geçtiğinde Çomar çıkagelmişti. Ama bu kez yine vereceği zararı veriyor akşam da tekrar kayboluyordu.Yine bir gün köye gelen Çomar, evlerden birinin bahçe duvarından içeri kedi gibi süzüle süzüle çil tavuk ve yavrularına yaklaştı. Çil tavuk öyle bir feryat kopardı ki köpek şaşırdı... Civcivler hemen analarının etrafına toplanmaya başladı. Köpek ile çil tavuk arasında bir mücadele başlamıştı... Çil tavuk, çok acı bir çığlıkla atlayıverdi Çomarın üzerine. Bütün bedeniyle Çomarın suratına çarptı. Onu gagalıyor, gagası ile Çomarın gözünü çıkarmak istiyordu. Çomar bunu hiç beklemiyordu.Böyle bir şey ilk defa başına geliyordu. Arka ayakları üzerine oturdu bir an. Düştüğü yerden kalkan çil tavuk, bütün tüyleri diken diken olmuş vaziyette tekrar Çomara saldırdı.Bir yandan da boğazı yırtılırcasına feryat ediyordu. Öyle ki sesi civar evlerden işitiliyordu.Civcivler saman çeteninin altına sinmiş olanı biteni görmüyorlardı bile. Hepsi birbirlerine sokulmuş titrek bir vaziyette, korku içinde bekliyorlardı.Çil tavuk durmadan saldırıyor, uçarak Çomarın gözlerini gagası ile oymaya çalışıyordu. Sonra tekrar yere düşüyor, biraz geriledikten sonra tekrar tekrar uçarak saldırıyordu.Feryadı