Sığınmacı üzerinden ahlaksız oyun!

Seçim bitti... Artık geleceğe bakmanın, bu ülkeye, bu millete getireceklerine odaklanmanın zamanıdır... Mesela, sığınmacı, mülteci. Kaçak sorununa! AKP'li Cumhurbaşkanı, seçim sonrası yaptığı açıklamada, sınırımızın hemen yakınında devasa bir konut projesinden söz ettikten sonrayla etapta 1 milyon Suriyeliyi ülkesine göndereceklerini söyledi! Yani "devede kulak" demiş oldu! Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun "Reis"in tam zıddı açıklamasını paylaşmadan önce sormak istiyorum: Bilin bakalım, Türkiye'de kaç tane Suriyeli sığınmacı var..Yalnızca size sormuyorum; bu ülkenin baştaen büyük Türk büyükleri olmak üzere, irili ufaklı tüm yetkililerine de soruyorum: -İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun iddia ettiği gibi 3 milyon 300 bin mi, AKP'nin 2 numarası Numan Kurtuluş'un verdiği rakamla 5 milyona mı yakın yoksa Ümit Özdağ'ın defalarca söylediği gibi 7 milyona dayanmış durumda mı Bitmedi; Bu ülkeye elini kolunu sallayarak giren ne kadar mülteci var Dünyanın 74 ülkesinden gelen ne kadar kaçak var Yanıt yok! Halbuki Özdağ bu rakamları da. Veriyor: -Yaklaşık 6 milyon kişi! Kısacası toplamda 13 milyon kişi! Dünyanın dört bir yanında bu rakamın yarısı kadar nüfusu olan onlarca ülke var, iyi mi! Cumhurbaşkanı hala 1 milyon kişiyi göndermekten söz ediyor! Üstelik kendi bakanı Çavuşoğlu ne diyor biliyor musunuz -Bu insanları geri gönderirsek sanayimiz, tarımımız, hayvancılığımız çöker. Babamın koyunları var, "çalıştıracak çoban bulamıyorum" diyor! E, tabii, asgari ücretin yarısına sigortasız günde en az 12 saat çalıştırılan, şikayet edecek bile hali olmayan insanlar olunca bu laflar havada uçuşuyor haliyle! Şunu söylemek abartı mı olur bilemiyorum: -Suriyeli sığınmacıları oy deposu ve işgücü olarak kullanan bu iktidarın ve ucuz işçi çalıştırmanın tadına varmış çevrelerin geri gönderme diye bir projeleri de en ufak niyetleri de yok! İşte gerçek durum! Devam edelim... Bu sığınmacıların, mültecilerin nerelerde yaşadıkları, barındıkları, ne yedikleri, ne içtikleri, geldiklerinden bu yana ne iş yaptıkları, nasıl geçindikleri, gelen nüfusa kaç bebeğin katıldığı, büyüyen çocukların hangi işlerde çalıştırıldığı biliniyor mu.. Hemen yanıtlayayım; devletin kontrolündeki kamplarda ya da yerleşim yerlerinde belki, geri kalanında hayır!.. Yalnızca etrafınıza bakmanız yeterli; parklar, depolar, yıkıntılar, parası olanlar için kiralık evler hep onlarla dolu... Sahil şeritleri, özellikle Ege kıyıları ise şişme botlarla Avrupa'ya kaçmaya çalışan ve çoğu ölen zavallı insanlarla dolup taşmış durumda... Bir ülkenin savaştan kaçan insanlarına kucak açmak, insanlık onuruna sahipseniz bir görevdir tabii... Üstelik bu savaşın içine kendi devletiniz de boğazına kadar batmışsa!.. Ancak mülteci kabul etmek demek,"saldım çayıra mevlam kayıra"misali içeri doldurup, sonra da "bakın başınızın çaresine"demek ya da parası olana oy deposu gözüyle vatandaşlık vermek değildir. -Devletin, daha doğrusu devleti yöneten bu iktidarın yaptığı ise tam da budur!.. Bu iktidar hangi politika sonucu milyonlarca insanı kabul edip, böylesine bir kepazeliği yol açtı peki, hemen söyleyeyim: Cumhurbaşkanının yıllar önce AB ile imzaladığı anlaşma neydi -Al 3 milyar Euro, tut mültecileri... Ayrıca sana vereceğiz vize muafiyeti!.. Kafiyeli oldu değil mi.. Eğer iş yalnızca paradaysa, verilere göre bugüne dek harcadığımız para zaten 70-80 milyar doları bulmuş durumda... Öyleyse yalnızca para değil mesele; bu mültecileri "koz"olarak kullanmak!.. Ayrıca, o zamanlar