İftiranın, kara propagandanın hiç mi bedeli olmayacak

Ortalık bildiğiniz gibi... Halkın gözünün içine baka baka söylenen, "çirkin" sözcüğünün bile biçare kaldığı inanılmaz yalanlar, muhalefeti suçlayan, bakarken bile mide bulandıran sahte afişler, iftiralar, hakaretler... Kısacası değişen bir şey yok; Cumhur İttifakı, 2. turda da aynı kepaze stratejiyi katlayarak sürdürüyor... Mesela, şu anda içişleri bakanlığı ile milletvekilliğini yasaya aykırı olarak aynı anda sürdüren Süleyman Soylu, bu kez de "Oy ve Ötesi" gönüllülerini hedef aldı... "Biz sizi biliyoruz" diyerek şu açıklamayı yaptı: -Bunların oraya girip sandıklarda oy kullanan insanlara baskı yapmaları seçim hukukuna aykırıdır. Siz 'Gezici'siniz, biz sizi biliyoruz. Siz seçimi karıştırmak için oradasınız... Oy ve Ötesi yıllardır seçim sandıklarında gözlemci olarak görev yapıyor. Seçimlerin 1. turunda da bu görevi yerine getirdi. Bu kez 210 bin kişiyle göreve devam edeceğini açıkladı. Bu rakam mı korkuttu Soylu'yu bilmiyorum ama yurttaşların seçim sandıklarını izlemeleri, gözlemci olmaları anayasal haktır, bakanın bunu bilmediğini düşünmek bile saçma... O halde bu insanları bu şekilde suçlamanın, hedef göstermenin, engellemeye kalkışmanın bir anayasal suç olduğunu da biliyor olması gerekmez mi Soylu'nun Aynı Soylu, önceki gün bir kez daha HÜDA PAR'ın terörle hiçbir ilişkisi olmadığını ileri sürdü. Bakın şu Allah'ın işine; aynı zaman dilimi içinde bu parti ile yaşanan yeni gelişmeyi paylaşayım: -Hizbullah terör örgütünün yönetim kademesinde olduğu ileri sürülen ve hakkında yakalama kararı çıkarılınca İsviçre'ye kaçan Mehmet Fatih Anal'ın HÜDA PAR Genel İdare Kurulu üyesi olduğu ortaya çıktı iyi mi! Gördüğünüz gibi; gerçeklerin sonunda ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu var! Sefil seçim propagandası! Kardeş gazetemiz SÖZCÜ, dün birinci sayfasında Millet İttifakı aleyhinde yapılan kara propagandayı afişe etti... Bunlar arasında biri çok ilgimi çekti doğrusu... AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz'u hemen hatırlayacaksınız; İBB seçimlerinde "Hiçbir şey olmadıysa bile bir şeyler oldu" vecizesiyle hafızalara kazınan bu zat, bir yandaş kanalda katıldığı programda cumhurbaşkanı adayları ile ilgili açıklama yaptı. O arada ekrana yansıtılan oy pusulasında AKP'li cumhurbaşkanı adayının resmi vardı ancak diğer bölümde Kemal Kılıçdaroğlu'nun resmi silinmiş, altına da "diğer aday" yazılmıştı! Şimdi ben hem Yüksek seçim Kurulu'na hem de RTÜK'e soruyorum: -Bu nasıl bir çirkinliktir, böyle bir hareket suç değil midir Bunun tersi bir hal olsaydı, Kılıçdaroğlu'nun resiminin yanındaki resim silinip, altına da "diğer aday" yazılsaydı, YSK ve RTÜK ne yapardı, AKP cenahı, binlerce trol, yanaşma ne yapardı, o kanalın canına nasıl ot tıkanırdı pek merak ettim haliyle! Çirkinlik, yalan, dolan bununla sınırlı değil elbette. İBB'nin AKP'li Meclis Üyesi Erdem Kertişçi, üzerinde Kılıçdaroğlu'nun montaj resmi bulunan afişler hazırlattı. Uzmanların "Bu suçtur" dediği afişlerde iğrenç yalanlar yazılıydı. Peki buna karşı işlem Tabii ki yok! Buna karşılık yine aynı seviyesizlikteki bir başka afişin üzerine "Yalan" diye yazan CHP'li yurttaş ise gözaltına alındı. Bu ne demek peki -Devlet gücü ile yalana yalan diye