Oscar'ları alacaksın... Sen 'Campion' olacaksın!

94'üncü Akademi Ödülleri bu gece sabaha karşı sahiplerini buluyor. En İyi Film'de 'The Power of the Dog' favori ama 'CODA'nın sürpriz yapması da olası. En İyi Yönetmen'de öne çıkan isim Jane Campion. Yeni Zelandalı sinemacı heykele uzanırsa Oscar tarihinde ilk kez üst üste iki kadın yönetmen bu kategoride 'mutlu son'a ulaşmış olacak. Tören TRT2'den yayımlanacak.Farkında mısınız bilmiyorum ama Akademi'nin son zamanlarda sinema zevki çok değişti! 'Popüler filmler' neredeyse hiç gündemlerinde yok. Aday çalışmalar 'bağımsız' karakterli, küçük bütçeli, daha çok insani dramalara odaklı yapıtlar. Geçmiş değerlendirme yazılarımdan birinde de altını çizmiştim; çoğu kez aday yapımlar ruh ve beden olarak adeta bizim festival filmlerimiz gibi ya da SİYAD'da (Sinema Yazarları Derneği) oyladığımız türden yapılara sahipler!Peki, bu noktaya nasıl gelindi Sanırım her şey 2016'daki törenin ardından başladı. O yıl programı siyah bir aktör, Chris Rock sundu ama aday filmler arasında siyahlarla birlikte diğer 'ezilmiş ve dışlanmışlar'ın dertlerini dile getiren çalışmalar azdı. Yönetmen ve oyuncu adaylarında da siyahlar yoktu ve o dönem üretilen OscarsSoWhite (Oscar'lar Çok Beyaz) sloganı sanki nehrin yatağını değiştirdi. Oy kullanan profil yenilendi; kadın üyelerin, farklı ülkelere ait sinemacıların sayısı arttırıldı. Lakin 2020'de bu kez En İyi Yönetmen dalında kadın aday yoktu, bu da yeni bir krizin ifadesiydi. Nitekim itirazlar hemen sonuçlara yansıdı. Örneğin geçen yıl heykele uzanan 'Nomadland'in yaratıcısı Chloe Zhao hem Oscar tarihinde Kathryn Bigelow'dan sonra bu dalda yüzü gülen ikinci kadın yönetmen hem de bu kategoride ödül kazanan Asyalı ilk yönetmen unvanlarıyla buluştu. Ayrıca geçen yıla, Minneapolis'te beyaz polis memurunun bir siyahı öldürmesiyle başlayan toplumsal başkaldırının izleri de damga vurdu; 'Black Lives Matter' (Siyah Hayatlar Önemlidir) ruhuna uygun olarak siyahların yaşadıkları dramlara ilişkin filmler öne çıktı.Sürpriz yaşanır mı Bir de işin pandemi süreci ve yeni seyir biçimleri kanadı var. Salgın boyunca tüm gezegende insanlar bir tür kaçış yöntemi olarak sinemaya sığındı; eski-yeni birçok filmi, diziyi izledi. Netflix, Amazon Prime, MUBI, Hulu gibi platformlar sinemaseverler için yeni buluşma noktalarına dönüştü. Salonlar tekrar açıldığındaysa 'anaakım sineması' neredeyse sadece 'süper kahraman' filmleriyle yoluna devam edip seyirci toplarken genel olarak 'yedinci sanat'ın, mesleki jargonla ifade edersek 'minimalist sinema'ya yöneldiğini ve Akademi'nin de bu yönde tercihlerde bulunduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca şunu da belirtmek lazım; sadece siyahlar değil, diğer tüm ezilenler; kadınlar, çocuklar, LBGTİ bu yeni sinema anlayışının dert ettiği ve perdeye taşıdığı kesimlerdi. Bu yıl da benzer reflekslerle hareket edildiğini ve büyük stüdyo yapımı olarak sadece Spielberg'ün eski bir klasiğin yeni versiyonu olan 'Batı Yakası'nın Hikâyesi'nin Akademi'nin radarına girdiğini belirtelim ve ana kategorilerde tura çıkalım...12 dalda aday olan 'The Power of the Dog' yukarıda vurguladığımız meselelerin güçlü bir bileşimi. Yönetmeni kadın, western'in son döneminde geçiyor, sert erkeklerin tükenişine dair bir öykü anlatırken kadın düşmanlığının da altını çiziyor. Netflix destekli bir proje olan Jane Campion'ın filmi Oscar'a gelene kadar fazlasıyla alkışı ve ödülü topladı."Akademi'de oy kullanan profil yenilendi; kadın üyelerin, farklı ülkelere ait sinemacıların sayısı arttırıldı."Törene bir hafta kalaysa işitme engelli ailesiyle müzik sevdası arasında bir tercih yapmak zorunda kalan genç kızın hikâyesini anlatan 'CODA' da ön plana çıktı. Akademi'nin 'The Power of the Dog'u fazla sanatsal bularak Hollywood'vari sıcak bir aile filmi havasındaki 'CODA'ya göz kırpacağını düşünen birçok kişi var. Lakin Sian Heder imzalı bu drama, bizde de gösterilen 2014 yapımı bir Fransız filminin (Hayatımın ŞarkısıLa famille Belier) yeniden çevrimi. Daha önce yeniden çevrim bir yapıta ödül verildi mi Verildi, hem de ne filmlerle aday gösterilip eli boş dönen Martin Scorsese'ye ('KöstebekThe Departed', 'Infernal Affairs' adlı bir Hong Kong filminin yeniden çevrimiydi)... Ama ben çok güçlü bir sanatsal yapısı olan 'The Power of the Dog'a ödül vermemekle Akademi'nin büyük bir prestij kaybına uğramaktan korkacağını, sırf bu nedenle bile Campion'ın filminin 'mutlu son'a ulaşacağını düşünüyorum. Lakin bana sorarsanız Akademi'nin ilan ettiği liste içinde en iyi film 'Drive My Car' derdim. 'Kadının gücü'En İyi Yönetmen'in tartışmasız tek favorisi var, bu dalda bir ilke imza atarak 'ikinci kez aday olan kadın yönetmen' unvanına sahip Jane Campion. Yeni Zelandalı sinemacı eğer ödüle uzanırsa yine bir tarihsel not önümüze düşecek: İlk kez bu ödülü üst üste kadın yönetmenler kazanmış olacak. En zorlu kategori En İyi Kadın Oyuncu. Beş adayın performansı da çok iyiydi ama Akademi'nin tercihinin Jessica Chastain olacağını sanıyorum. Benim gönlümdeki isimse Olivia Colman. En İyi Erkek Oyuncu'da Will Smith'le Beneditch Cumberbatch çekişecek. Ben olsam ödülü İngiliz aktöre verirdim. Ama sanırım gecenin sonunda heykeli koltuğunun altına sıkıştıracak isim (daha önce 'Ali'2002 ve 'The Pursuit of Happyness'le2007 adaylığı bulunan ve eli boş dönen) Will Smith olacak.Gelelim iki 'kesin' kategoriye daha: En İyi Yardımcı Kadın'da Ariana DeBose'nin (gerçi benim gönlümdeki isim Jessie Buckley), En İyi Yardımcı Erkek'te de Troy Kotsur'un ödüllerini şimdiden