Yeşil mutabakatı ve kömür ikilemi

Bu topraklarda planlı kalkınma genelde sevilmezdi. Hatta Devlet Planlama Teşkilatı kurulduğunda "bize plan değil, pilav lazım" diyen siyasetçiler bile oldu.Aslında hayatın kendisi bir plandır. Örneğin bu yazının konusunu 2 hafta önce belirledim. Gerekli hazırlıkları yaptım ve şu anda da yazıyorum. Önümüzdeki hafta yapacağım çalışmalar da bugünden belli.Siyasetçiler de kendi gündemleri için plan yapıyorlar. 2023 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi için haldır huldur çalışıyorlar.Ancak sıra devlet işlerine gelince "planlama" mefhumunu unutuveriyorlar. Çünkü planlama ciddi bir hazırlık, özenli bir gelecek tasarımı ve disiplinli bir uygulamayı gerektirir. Oysa siyaset bu tür bir planı sadece kendisinin ikbali için yapabiliyor.Geçen hafta yazdım. 2019 yılında Cumhurbaşkanlığı Kararı'yla Güneş Enerji Santralleri'ni (GES) teşvik etmek için "sanayicilere tüketeceğiniz elektrik için GES'i yapın, devlet ihtiyacınız üzerindeki üretimi ücreti karşılığında sizden alacak" denildi. EPDK yakınlarda bu Karar'a rağmen üretim fazlanızı sisteme bedava vereceksiniz dedi. Devlete güvenip yatırım yapan sanayicinin yüzbinlerce dolarlık yatırımının karşılığını buharlaştırdı.Stratejik planlama ülke için gereklidir. Ancak enerji sektörü için olmazsa, olmazdır. Ancak özellikle de bu iktidar birçok alanda olduğu gibi enerjiyi de plansız ve yönsüz bıraktı.Nasıl mıGelin bir bakalım.PARİS İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ANLAŞMASI2021 sonbaharında Türkiye Paris İklim Değişikliği Anlaşması'nı imzaladı. Sonrasında da "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nı" oluşturdu.Türkiye Paris Anlaşması'nı imzalarken "2050'ye kadar sıfır karbon" hedefi koydu. Yani karbondioksit emisyonlarını aşamalı olarak azaltıp 2050'de de tamamen sıfırlamayı taahhüt etti. Avrupa Birliği 2019 tarihli Yeşil Mutabakat düzenlemesi ile iklim kriziyle mücadele konusunda atılması gereken adımların hayata geçirilmesini planlanıyor. Mutabakat metni karbon ayakizine neden olan ürünlerin ithalatına "karbon vergisi" konulmasını öngörüyor. Amaç bu ülkeleri de karbonla mücadele etmeye zorlamak. Paris Anlaşması'nın onaylandığı dönemde Ticaret Bakanlığı'nın öncülüğünde "Türkiye'nin Yeşil Mutabakat Eylem Planı" açıklandı.Eylem Planında "ülkemizin yenilenebilir enerji ve düşük karbonlu enerji kaynaklarının kullanımının artırılmaya devam edilmesi ve enerji verimliliğinin geliştirilmesi önem teşkil etmektedir" deniliyor. Düşük karbonlu enerji denildiğinde; plancı aklına hemen yenilenebilir enerji kaynaklarının artırılması ve kömürden çıkılması gelir. Nasıl mıDevam edelim. KÖMÜR Diğer kaynaklara kıyasla daha karbon yoğun bir yapıya sahip olan kömür, küresel iklim değişikliğine neden olan yakıtların başında gelmektedir. 2019 yılında atmosfere salınan karbondioksit emisyonlarının yaklaşık 39'u kömür kaynaklı gerçekleşmiştir. Yalnızca elektrik üretim sektörü kaynaklı emisyonlar göz önüne alındığında ise bu oran yaklaşık 73'tür. Türkiye'deki kömürlü termik santrallerinin atmosfere saldığı bu zararlı gazlardan ötürü her yıl binlerce erken ölüm ve bronşit vakası gerçekleşmektedir. Bu hastalıkların tedavisinin maliyetleri sağlık harcamalarını önemli biçimde artırmaktadır.Kömür madenlerinde yaşanan iş kazaları ve meslek hastalıkları vehametin diğer bir yönüdür. İş kazaları sonucunda işçiler hayatlarını kaybetmektedir. (Değerli okur Soma ve Ermenek'teki kömür madenlerinde yaşanan iş kazalarında yitirilen canları bir hatırlayın lütfen.) Kömür madenlerinin işletilmesi için onlarca köyün yeri değiştirilmekte ve insanlar evlerinden yurtlarından göç etmeye zorlanmaktadır. Kömür sadece insan sağlığına mı zarar veriyor Hayır!Kömür yakılması sonucunda ortaya çıkan gazlar çevredeki ekosistemlere de büyük zararlar vermektedir. Kömür yakıldıktan sonra havaya karışan toz, bitkilere ve diğer canlılara da zarar vermektedir. Düşünün Muğla ve çevresindeki termik santrallerin havaya saldığı cıvanın 20'si Akdeniz'in dibine çökerken balıkların dokularına kadar işleyebilmektedir. Kömür yakıldıktan sonra havaya karışan toz bölgedeki zeytinlerin yapraklarını kaplamakta ve zeytinlerin fotosentez yapmasını engelleyerek zeytin üretimini de olumsuz anlamda etkilemektedir.Değerli okur kömürün neden olduğu bu büyük zararlardan kurtulmak için Avrupa'da 16 ülke kömürden çıkma taahhüdü verdi. Ancak bu yalın gerçeklere rağmen Türkiye kömür ve kömürden elektrik üretimine özel bir önem vermektedir. Hatta teşvik etmektedir. Nereden mi biliyorumDevam edelim.KÖMÜR POLİTİKALARITürkiye'nin toplam elektrik üretiminde kömür kaynaklı elektrik üretiminin payı 2010 yılında 26,1'dan 2020 yılında 34,9 seviyesine ulaştı. Son yıllarda kömür kaynaklı elektrik üretimi sürekli artıyor. Türkiye G-20 ülkeleri arasında bu dönemde kömür yakıtlı elektrik üretiminde artış gösteren 3 ülkeden birisidir. (Diğer iki ülke Endonezya ve Suudi Arabistan'dır.) Paris Anlaşması ve Yeşil Mutabakat Eylem Planı orta yerde durur iken hazırlanan Cumhurbaşkanlığı 2022 Yıllık Programı'nda "kamu elindeki linyit sahalarının elektrik üretimi suretiyle ekonomiye kazandırılması ve elektrik üretiminde ithal kaynaklara bağımlılığın azaltılması"