Dersimiz toplu taşıma

Mevcut iktidar sözde "başarılı belediyecilik becerileri" ile iş başına geldi. (Gerçi Ankara'yı 25 yıl yöneten Başkan'ın "parsel dağıtımı" dışında anlamlı bir başarısına şahit olmadım, ama yine de böyle devam edelim.) 2002 yılından sonra belediyecilik anlayışına sahip kişiler merkezi hükümete transfer edilmeye başlandı. Bu kişiler çoğunlukla İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) kökenlidir.AK Parti'nin 2019 yılında İBB seçimlerini kaybetmesinden sonra belediyeden merkezi hükümete yapılan transferler hızlandı. Yeni İBB yönetiminin görevden aldığı belediye memurlarına merkezi hükümette hızla önemli görevler verildi.Bunlar bakan oldular, bakan yardımcısı oldular, yetkili idareciler oldular ve döndüler dolaştılar ballı kaymaklı danışman oldular. Bu belediyecilerin en çok atandıkları kurumlardan birisi de ise Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığıdır.Bu sürecin sonucunda merkezi hükümette görev alan belediyeciler, Türkiye'yi de belediye gibi yönetmeye başladılar. Türkiye Cumhuriyeti Devletini de, "Türkiye Büyükşehir Belediyesi" zihniyetiyle yönetiyorlar.Nasıl mıGelin bir bakalım.TOPLU TAŞIMA NEDİRKendisi de İBB kökenli olan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı 27 Nisan 2022'de katıldığı bir TV programında "Toplu taşımanın ne olduğunu öğrensinler. Hızlı tren toplu taşıma değildir" dedi.Dedi gerçekten.Değerli okur Türkiye'yi belediye zihniyetiyle yönetiyorlar dememin bir gerekçesi budur. Diğerini az sonra anlatacağım.Bakan'ın toplu taşımadan anladığı sadece şehir içi taşıma galiba. Bu nedenle şehirlerarası ve uluslararası taşımayı "topludan" saymıyor. Toplu taşıma, özel ulaştırmadan farklı olarak, yolcuların kullanımına sunulan grup halindeki taşıma sistemidir. Tarifeli biçimde önceden belirlenen güzergâhlar üzerinde yönetilmektedir. Uluslararası uygulamalar çerçevesinde geliştirilen bu tanım çerçevesinde sadece şehir içi ulaştırma değil, şehirler ve ülkeler arası ulaştırmayı sağlayan yolcu trenleri, otobüsleri, feribotları ve uçaklar da toplu taşıma kapsamında sayılmaktadır. Tabii ki hızlı tren de bir toplu taşıma aracıdır.Değerli okur bu bilgi burada dursun biz devam edelim.METROArabalar icat edilmeden önce insanlar iş yerlerine yakın yerlerde ikamet eder ve işlerine yürüyerek giderler ve gelirlerdi. Şehirler büyüyünce mesafeler arttı. Nüfus yoğunlaştı. Arabalar da ulaşım sorununu çözmeye yeterli olmadı. Özellikle de eski şehir merkezlerindeki dar yollar araç trafiğini kaldıramadı. Şehir merkezlerindeki otopark ücretleri giderek daha pahalı hale geldi.Büyük şehirlerde şehir içi ulaşım sorununu çözmek için modern dünya raylı metro şebekelerini oluşturdu.Metrolar 24 şeritli otomobil veya 7 şeritli otobüs kapasitesi kadar yolcu taşıyabilmektedir. Metro raylı sistemi enerji tüketimi, zemin alan işgali ve yolcu sayısı bakımından son derece verimlidir. Özellikle de trafiğin yoğun olduğu işe gidiş-geliş saatlerinde yollardaki tıkanmayı önlemektedir.Metrolar çevre dostudur ve hava kirliliğine neden olmazlar. Saydığım bu faydaları nedeniyle modern dünya çok eski zamanlardan beri şehir içi ulaştırmada raylı metro sistemini kullanmaktadır. Değerli okur ABD'de (Şikago) 1892, Fransa'da (Paris) 1900, İngiltere'de (Londra) 1863 ve Türkiye'yi derinden kıskanan Almanya'da (Hamburg) 1912 yılında metro hatları açılmaya başlandı.Peki modern dünya bunları yaparken bu topraklarda ne olup bitiyordu.Gelin bir bakalım.TÜRKİYEYıl 1996. ABD'ye yüksek lisans eğitimine gittim. Bir gün bir derste metro konusu gündeme geldi. Türkiye'nin başkenti "Ankara'da metro yok dedim."İnanmadılar. Düşünsenize benim metroyu bilip bilmediğimi sorguladılar.Metroyu tabii ki biliyordum. Ankara'da ilk metro hattı 28 Aralık 1997'de açıldı. Batıkent-Kızılay arasındaki güzergâhın temeli 1993 yılında Murat Karayalçın döneminde atıldı.Ankara'yı 25 yıl yöneten sabık başkan bu metronun bir milyar dolar tutarındaki borcunu ödemedi. (Değerli okur bu reddiyet devlette devamlılığın yıkımının ilk adımlarından birisiydi. Şimdilerde de bildiğimiz devlet geleneklerinin neredeyse tamamı yerle yeksan oldu.)https:www.dunya.comgundemhazine-garantisi-olmaksizin-metro-kredisi-alirsaniz-havlu-haberi-70046Daha da metro hattı yapmadı. Pardon yaptı.Sabık başkan 2013 yılında katıldığı bir TV programında şunları söyledi: "Ben de belediye imkânlarıyla 44 kilometre metroya başladım. Eğer 10 kilometre olsa biterdi ama biz Ankaralılar adına bir uyanıklık yaptık. Eğer 44 kilometreye başlarsam kaldığı yerden devlet bunu devam ettirir ve dediğim gibi de oldu. Dolayısıyla hedefte herhangi bir şaşma yok. Bizden önceki metro ihale edildiğinde parası dışarıdan gelmişti ve ben bu zamana kadar onun borcunu ödemekle boğuldum."Başkan metro hattının rant kaynağı hafriyat işlerini yapmış ve en maliyetli ray, vagon ve elektronik sistemleri işlerini Bakanlığa devir etmiş. (Hakkını yemeyelim başkan 801 milyon doları Ankapark isimli "oyuncak parkı çöplüğüne" gömmüş. Yine kendi zamanında çöplüğe dönen 11-12 milyon dolarlık meşhur şehir kapıları var. Var da var.)"Türkiye'yi belediye zihniyetiyle yönetiyorlar" demenin ikinci gerekçesini de şimdi söyleyeyim. Sağlık Bakanlığı şehrin dışına şehir hastaneleri yaparken yol ihtiyacını unutmuş. Bursa ve Kocaeli'ndeki raylı sistemleri Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı üstlendi. İstanbul'daki Başakşehir-Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nin metrosunu İBB'nin yapması istenildi. Çünkü ilk şehrin yönetimi iktidar