Yazık değil mi

"ABD, Türkiye'nin meşru müdafaa hakkını tanıyarak Afrin harekatını kabullenmiş görünüyor. Ancak,PYDPKK'ya gönderilen silahların geri alınacağı hususunda Türkiye'ye verilen sözler unutulmuş! ABD Dışişleri Bakanı Tillerson, "Bundan sonra silah vermeyeceğiz" yolunda bir açıklama dahi yapamamış!.. ABD'nin Menbiç konusundaki taahhütleri de es geçilmiş. Fırat'ın doğusunda ABD tarafından kurulmaya başlanan ve PKKPYD'yi barındıracak olan garnizon devletten Türkiye'ye yönelen tehdit konusu ele alınmamış... Oysa,Cumhurbaşkanı Erdoğan'nın "Ey Amerika!.." diye haykırarak Türkiye'nin bekasına yönelen tehdidin buradan kaynaklandığını Türk Milleti'nin beynine kazıdığı onlarca açıklaması var. Ama bu hususun bir talep olarak bile açıklamada yer almamış olması hayret verici. "Dağ fare doğurdu" deyimi bu ortak açıklamanın "hali pür melalini" yansıtıyor. Hiçbir ilerleme kaydedilmemiş, sorunların dondurulmasıyla yetinilmiş...Türkiye Afrin'de kesin bir zafere ulaşsa dahi, Fırat'ın doğusundan kaynaklanan tehdit Türkiye'yi hedef almaya devam edecek.ABD Fırat'ın doğusunda bir PKKPYD garnizon devleti kurmaktan vazgeçmiyor. Ayrıca ABD, Suriye'de bir "cephe gücü" olarak gördüğü YPG'yi de terk etmiyor!..Evvela, ABD'nin işgalindeki bu toprakların Suriye Devleti'ne ait olduğunun ve buraların kurtarılmasının öncelikle Suriye Devleti'nin sorumluluğu ve görevi olduğunu belirtmemiz lazım. Türkiye bu hususta Suriye'ye yardım etmelidir. Bunun için de Suriye ile uzlaşması ve askeri işbirliğine girmesi zorunludur. Başka bir yol ve yöntemle, Fırat'ın doğusundan Türkiye'ye yönelen tehditle mücadele etmek ve önlemek mümkün değildir!.. Bu nedenle, Türkiye'nin Suriye rejimiyle etkin ve çok yönlü bir işbirliğine süratle girmesi gerekmektedir. Ayrıca böyle resmi bir ilişki, Türk askerinin Suriye topraklarında bulunmasına meşruiyet kazandıracak, Afrin harekatı nedeniyle Türkiye'ye sivil zayiat ve insani sorunlar nedeniyle yöneltilecek eleştirilerin asgariye inmesine yol açacaktır. Bu şekilde hareket edilmezse, dış siyasi baskılar nedeniyle Afrin harekâtının tehlikeye düşmesi riski artar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu gerçekleri görerek acilen