Mustafa Kemal'in askerleriyiz diyenler karamsar olamazlar!..

Önceki gün, değerli deniz ressamı dostum Mustafa Günen ile sohbet ederken Odatv'ye, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu arasında kavga olduğu haberi düştü.Haberi okuduktan sonra ikimiz de aynı anda -sanki sözleşmiş gibi- şu yorumu yaptık:"Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimine doğru giderken muhalefeti, özellikle "Altılı Masa"ya lokomotiflik yapan CHP'yi bekleyen en büyük tehlike, kendi içinde birlik ve bütünlüğün bulunmadığı algısının seçmende oluşmasıdır!.."Sözlerimizi açayım:Hayvan ve insan toplulukları bir araya geldiklerinde içgüdüsel olarak bir önderin otoritesi altına girerler. Zira kitleler baskıyı sever, güce, kuvvete saygı duyarlar. Kitlelerin yönelimleri daima baskıcı kurallardan yanadır. Kitle için liderin çok büyük bir gücü olması önemli değildir. Önemli olan, insanların onun bu güce sahip olduğuna inanmasıdır!..Toplumlar daha çok hayal gücüyle hareket ederler. Lider ne kadar büyük, ulaşılması zor hayaller sunarsa, insanları o kadar etkiler. Kitlenin hayallerden etkilenmesi hayalin ayrıntıları ile ilgili değildir. Olabilirliği de önemli değildir. Onlar için hayalin büyüklüğü önemlidir!..Biraz daha açayım:Kitle psikolojisini çok iyi bilen bir aday, rakibiyle yarışırken onun toplumdaki en rezil insanlardan biri olduğunu öne sürebilir. Birçok suça karıştığını, bunların herkes tarafından bilindiğini söyleyerek iddiasının yayılmasını sağlar. Böylece rakibine oy verecek seçmenlerin gözünde onun itibarını sarsar. Bunları ifade ederken belgeye ve tanığa gerek duymaz. Eğer muhatabı kitle psikolojisini iyi bilmiyorsa, kendisine atılan iftiraların benzerleriyle karşılık vereceği yerde, bir takım delillerle kendini savunmaya kalkar. Ve o andan itibaren de seçimi kaybeder. ( Gustave Le Bon- The Crowd: A Study of the Popular Mind 1895)Hemen belirteyim; Gustave Le Bon gibi insan bilimcilerin bu görüşleri, tüm dünyada yüz küsur senedir, başta siyaset, ticaret, reklamcılık gibi çeşitli alanlarda algı oluşturmak ya da mevcut bir algıyı değiştirmek için kullanılıyor...Şimdi bu bilimsel gerçeklerden yola çıkarak ana muhalefet partisi CHP'nin kronik duygusallığına geçelim:İktidar uzun süredir bilinçli olarak "Muhalefet yok!" ya da "CHP yetersiz, lideri beceriksiz" gibi yakıştırmalarda bulunuyor. Ve bu söylemleri sıkça tekrarlıyor. (Sık tekrarlar, büyük yalanların bile doğru kabul edilmesini sağlayabilir-Sigmud Freud) Dikkat ederseniz bu yakıştırma, birçok CHP'li seçmeni de etkilemiş durumda. Konuştuğumuz CHP'li seçmenlerin önemli bir bölümü "Muhalefet yetersiz!" deyişini benimsemiş görünüyor. Böylece iktidarın devasa medya gücüyle yürüttüğü algı operasyonuna -belki de farkına varmadan- alet olunuyor. Zira bunları söyleyenler "CHP özellikle son 20 yılda iktidar oldu da ülkeyi yönetmekte beceriksizlik mi sergiledi" sorusuna cevap veremiyorlar.Türkiye şartların hiç de eşit olmadığı bir seçime koşuyor. Böyle bir seçimin, sadece kazananı olur,