Çanakkale savunmasında kaderin seçtiği kişi; Mustafa Kemal...

Çanakkale Deniz Zaferi'nin 108. yıl dönümünde 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'dan çarpıcı tespitler:26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, yazarımız Uğur Dündar'a, 18 Mart Çanakkale Zaferi'ni anlattı.Bugün tarihin gördüğü en muhteşem kahramanlık destanlarından biri olan 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Günü'nün 108. yıl dönümünü kutluyoruz. Bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile yaptığımız söyleşiye "18 Mart 1915'te Müttefik Donanması, Çanakkale Boğazı'nı zorlayarak geçmek üzere deniz harekâtını başlatmıştı. Müttefiklerin amacı neydi O gün ne oldu" sorusunu yönelterek başlıyorum.ÇANAKKALE BOĞAZI DÜŞMAN DONANMASI İÇİN CEHENNEM OLDUİLKER BAŞBUĞ (İ.B.): Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasından henüz birkaç ay geçmesine rağmen Rus Ordusu, üç cephede savaşmak zorunda kalmıştı. Batı Avrupa'da Almanya, Orta Avrupa'da Avusturya-Macaristan ve Kafkaslarda Osmanlılara karşı. Rusya bu sıkışık durumu aşmak için İngiltere'ye başvurdu. İngiltere de Rusya'ya yardım kararı aldı. Türk Boğazları'nın zorlanarak geçilmesi seçeneği benimsendi. Böylece, İstanbul'a erkenden el atılmış olacak ve Osmanlı Devleti de savaş dışı kalacaktı. Bir tarafta dünyanın en güçlü donanması vardı. İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden oluşan yenilmez güçlü deniz kuvveti...Bu donanmaya karşı savaşacak Osmanlı kuvveti ise Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı idi. Mevki Komutanı Cevat Paşa (Çobanlı) Çanakkale Boğazı'nın savunulmasını girişteki tabyalara ve derinlikte tertiplenmiş topçulara dayandırmıştı.Müttefiklerin asıl beklemediği durum ise Çanakkale Boğazı'na döşenen mayınlar oldu. Boğaz'ın merkezinde bulunan 10 mayın hattına ek olarak 8 Mart gecesi Nusret Mayın Gemisi tarafından Erenköy Koyu'nda ve kıyıya paralel 26 mayın daha döşendi.. 18 Mart günü Müttefik Donanması Çanakkale Boğazı'nı geçmeye başladı. Ancak mayınlar ve kıyıda mevzilenmiş topçu atışları, o gün onlara adeta bir cehennemi yaşattı. Üç savaş gemisi (Bouvet, Ocean, Irresistible) batırıldı, diğer dördü (Inflexible, Goulois, Souffren, Agamemnon) savaş dışı bırakıldı. MÜTTEFİKLER ÇANAKKALE'NİN DENİZDEN GEÇİLEMEYECEĞİNİ ANLAYIP KARADAN SALDIRDIO gün Müttefik güçleri sadece denizden İstanbul'a ulaşılamayacağını anladı. Kara harekâtı gerekliydi.18 Mart 1915 günü kazanılan zafer; Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa ile mayınların döşenmesini sağlayan denizcilere ve karadaki topçulara aittir. UĞUR DÜNDAR (U.D.): Deniz gücü ile Çanakkale Boğazı'nı geçemeyen düşman, 25 Nisan 1915 günü Arıburnu ile Kabatepe arasına birçok savaş gemisi ve nakliye vasıtasıyla yaklaşarak Arıburnu'na asker çıkarmaya başladı. O sırada İstanbul'da neler yaşanıyordu(İ.B.): O günleri İstanbul'da yaşayan Yakup Kadri (Karaosmanoğlu) muhteşem bir dille şöyle anlatır:"... Muhtelif harp cephelerinden sızan haberler sarsılan imanımızı canlandıracak mahiyette değildi. Memleketin her yanında bir perişanlık, bir çöküş hissediliyordu...Ama, günün birinde, Çanakkale savunmasının yankıları kulaklarımıza gelmeye başlayınca her şey değişiverdi...Bu, bıçak kemiğe en çok orada dayanmış olduğu için mi böyle olmuştu...Bir temelsiz fikirle hâlâ vatanı yalnız İstanbul'dan ibaret saydığımız için midir ki, savaşın en çok bu safhasına önem vermekte idikİşte, kırkikilik düşman toplarının sesleri evlerimizin içine kadar gelmeye başladı...Adalara gezmeye çıkan aileler şirket vapurlarının güvertesinden denizaltıların ayna pırıltılarını görür oldular. Herkes biliyor ki, düşman akla durgunluk verecek kadar kuvvetlidir...Türk donanması İngilizin bir tek zırhlısına karşı koyamaz. Asker, Sarıkamış'ta bozgun veren askerdir. Teşkilat, gene o bozuk düzen... Belli başlı bazı şahsiyetlerin aileleriyle birlikte Anadolu'ya kaçtıkları söyleniyor. Hükümetin kıymetli Hazine eşyasını Konya'ya naklettiği fısıldanıyor. Bugün yarın padişahın bile o vilayet merkezine sıvışacağı haberleri dolaşıyor. Adalarla Kadıköy kıyılarına siperler kazıldı. Birçok noktalara toplar koyuldu...Fakat, kimse korkmuyor. Halk binbir tehlike ile dolu Marmara'nın ufuklarına yeni bir sabahın doğmasını bekler gibi bakıyor...MUSTAFA KEMAL EFSANESİ TARİH SAHNESİNDEKİ YERİNİ ALIYORYoksa millet insanlığın ilk çağlarda olduğu gibi yeni bir efsane mi yaratıyor Zira, halkın ağzında Çanakkale harbi adeta bir İlyada destanı şeklini almaya başladı...Bir genç kahramanın yalın endamı çizgilenmekte idi...Bu kahraman, bu genç komutan -gene halkın söylediğine göre- yanında bir avuç süngülü askerle, yerden, gökten, denizden kopan sürekli bir gülle, kurşun ve şarapnel sağanağının ortasında durmadan ileriye doğru atılıyor ve kollarıyla kızgın boyunlarından yakalayıp denize yuvarlayacakmış gibi düşmanın sıra sıra topları üstüne saldırıyordu. Bu insan ateşte yanmıyordu. Vücuduna kurşun işlemiyordu... Kimdi bu acayip adam Halk onun adını biliyordu: Mustafa Kemal diyordu... Bir paşa mı Bir miralay (albay) mı Kimi bir paşa, kimi bir miralay olduğunu söylüyor. Zaten rütbesinin ne önemi vardıBöyle adama rütbe ne ilave edebilirdi İşte, onun ismini, halkın arasında, böyle bir efsane atmosferinin içinde, ilk defa böyle işittimdi..."(U.D.): Bu satırları okuyunca insanın tüyleri ürperiyor. Çanakkale savunmasında "Kaderin Seçtiği Kişi"; 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, 25 Nisan 1915 günü tarih sahnesinde yerini alıyor.Savaş ve Barış isimli kitabınızda, Yarbay Mustafa Kemal'in o günleri nasıl anlattığını yazıyorsunuz. Yeri gelmişken onları da hatırlayalım.(İ.B.): Çanakkale Savaşları'nı okumak isteyenlere bir önerim olacak. Onlara; Mirliva (tuğgeneral) Mustafa Kemal'in, Diyarbakır'da 16. Kolordu Komutanı iken, 1916 yılında bizzat kendisinin kaleme aldığı "Arıburnu ve Anafartalar Muharebeleri Raporu"nu okumalarını öneririm. 25 Nisan 1915 gününü Mustafa Kemal raporunda şöyle anlatıyor:"19'uncu tümen, ordu ihtiyatı olarak Bigalı Köyü bölgesindeydi. 9'uncu tümen Maydos'ta sahil bölgesinin savunması için görevlendirilmişti. 9'uncu tümen komutanından Arıburnu bölgesine bir tabur gönderilmesini isteyen bir rapor aldım. 57'nci Alay'ın bölgeye hareket etmesini emrettim. Bizzat yolu bularak ve birliği sevk ederek Kocaçimen tepesine vardık. Amacım Conkbayırı'na gitmekti. Yaya olarak Conkbayırı'na ulaştık. 27'nci Alay'ın gözetleme görevi verilen erlerinin kaçmakta olduğunu gördüm. Niçin kaçıyorsunuz dedim Efendim düşman dediler. Düşmandan kaçılmaz dedim. Cephanemiz kalmadı dediler. Cephaneniz yoksa süngünüz var, dedim. Süngü taktırdım ve yere yatırdım. 57'nci Alay'ın süratle bölgeye gelmesi emrini ilettim. Taarruzla düşmanı tümüyle sahile dökmeye muvaffak olduk."Mustafa Kemal; 25 ve 26 Nisan Arıburnu Muharebeleri'nde inisiyatif, cesaret ve öngörüsünü kullanarak Çanakkale Savaşı'nın kaderini değiştirmiştir. 8-9 Ağustos gecesi Mustafa Kemal Anafartalar Grubu Komutanlığı'na tayin edildi.(U.D.): Bundan sonra, Anafartalar kahramanı oluyor ve 9 Ağustos günü Çanakkale Savaşı'nın en önemli muharebelerinden biri daha yaşanıyor.Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal o gün yaşanan muharebeleri nasıl anlatıyor(İ.B.): O gün yaşanan muharebeleri raporunda şöyle anlatmaktadır:"8 Ağustos gecesi saat 11.30'da 19'uncu Tümen Karargâhı'ndan hareket ettim. Gece saat 01.30'da oraya ulaştık. Sabah 4'den evvel kıtalara aşağıdaki emri verdim.Anafartalar Grubu Komutanlığı'na tayin oldum. Şimdi komutayı üzerime aldım.12'nci Tümen Mestantepe, 7'nci Tümen Damakçılıkbayırı istikametinde taarruz edecekler, Kocaçimen-Conkbayırı hattında bulunan tümenler söz konusu taarruzu sağlayıp kolaylaştıracaklardır.Gün doğmak üzere idi. Çadırımın önüne çıktım. Hücum edecek askeri görüyordum. Saatime baktım. Dört buçuğa geliyordu. Artık hücum anıydı. Birkaç dakika sonra ortalık tamamen ağaracak ve düşman askerimizi görebilecekti. Düşmanın ateşi başlarsa, hücumun imkânsızlığına şüphe etmiyordum. Hemen ileri koştum. Tümen komutanı ile birlikte hücum safının önüne geçtik. Gayet kısa bir teftiş yaptım. Önünden geçerek yüksek sesle askerlere selam verdim ve dedim ki:-Askerler! Karşımızdaki düşmanı mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileri gideyim. Siz ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız.MUSTAFA KEMAL HÜCUM SAFININ ÖNÜNE GEÇİP SAVAŞARAK ANAFARTALAR KAHRAMANI OLUYORHücum safının önünde bir yere kadar gidip ve oradan kırbacımı havaya kaldırarak hücum işaretini verdim.Bütün askerler, subaylar artık her şeyi unutmuşlar, bakışlarını, kalplerini verilecek işarete yöneltmiş bulunuyorlardı. Süngüleri ve bir ayakları ileri uzatılmış olan askerlerimiz ve onların önünde tabancaları, kılıçları ellerinde subaylarımız, kırbacımın aşağıya inmesiyle demirden bir kitle halinde aslanca saldırıyla ileri atıldılar. Bir saniye sonra düşman siperleri içinde gökyüzüne yükselen bir sesten başka bir şey işitilmiyordu: Allah, Allah, Allah.Düşman silah kullanmaya vakit bulamadı. Boğaz boğaza kahramanca mücadele neticesinde, ilk hatta bulunan düşman