Biz kardeşiz, el ele vermeliyiz!..

"Tarihleri yüzyılı bulan iki camia.Gelenekleriyle öne çıkmış, kök salıp Türk futboluna yıldızlar armağan etmiş iki kulüp; Altay ve Göztepe... Örneğin; Mustafa Denizli, Ayfer Elmastaşoğlu, Adnan Süvari, Nevzat Güzelırmak ve Gürsel Aksel gibi unutulmaz futbol ustalarını çıkartmış iki kültür.İzmir'in bir kısmı siyah-beyazlı renklere sevdalanırken, bir kısmının aşkı sarı-kırmızı olmuş...Geçen pazar tüm İzmir, bu renk cümbüşünün, karnaval havasında bir araya geleceği bir maçın hayalini kurarken, Türkiye Süper Ligi'nde maç oynanmadığı için herkes bu derbiye odaklanmışken, akıl tutulmasına uğrayarak insanlıktan çıkmış birileri aşkı nefrete, sevgiyi düşmanlığa, bağlılığı saldırganlığa dönüştürdü...Oysa o gün kimimiz aynı evden çıktık iki ayrı formayla, kimimiz aynı mahalleden tuttuk farklı tribünlerin yolunu.Altay taraftarı Psikiyatri Uzmanı Aybars Akoğlu ile Göztepeli mesai arkadaşı Simge Taşdemir...Kimimiz ise aynı iş yerinde farklı formalarla uzaktan takip etmeye çalıştık, fikstür çekildiğinden beridir beklediğimiz maçı.Birbirimize takıldık, birbirimizi kızdırdık ama ne kardeşliğimiz ne komşuluğumuz ne arkadaşlığımız değişmedi.Eve dönüşte kazanan kaybedeni kapıda bekleyecekti muzipçe gülerek. Kaybeden hızlıca girmeye çalışacaktı odasına. Pazartesi sabahı kazanan kahvaltı masasına ilk oturacaktı iş yerinde. Kaybeden kahvaltı etmeden güne nasıl başlarımın hesabını yapacaktı.Elbette kazanan da vazgeçmeyecekti sevdasından, kaybeden de...Aklı başında olan herkesin pazar gecesi olanlardan canı yandı.Karşı tribünde olduğunu bildiğimiz kardeşimiz, komşumuz, arkadaşımız için hep birlikte endişeye kapıldık, dualar ettik.Kardeşliği, dostluğu bilmeyenler sadece tribünlerde ve sahada olanları değil; seni, beni de yaraladı...Neyse ki onlar azdı, biz çoktuk.