Yılmaz Özdil

Bugüne kadar sadece Erdoğan'ı yazdı. Ağzını her açtığında Erdoğan'ı eleştirdi. Kaleminden küfür ve hakaret damladı! Sayısız iftira attı! Alay etme cüretinde bulundu. Ama 'diktatör' dedi, diyebildi! Erdoğan'ın yönettiği ülkede özgür olmadığını iddia etti. Ama yazabildi, konuşabildi. Kışkırtabildi! Bu sayede kendi mahallesinin en çok okunan, kazanan, itibar gören yazarı oldu. Öylesine sevildi ki 'Atatürk leblebiyi şöyle havaya atardı, böyle yerdi'yi anlattığı kitabını iki bin beş yüz liradan kitlesine iteledi. Milyonlar kazandı. CHP'li belediyeler o kitaplardan on binlerce satın aldı. Yaklaşık bir buçuk milyon dolara Bodrum Bitez'de villa aldı. Bugünün parasıyla yaklaşık 28 milyon lira. İmara aykırılıklar barındıran villa İMAR BARIŞI'ndan nasiplendi! 142 metrekare 310 metrekareye ulaştı, tarihe 'denize yürüyen villa' olarak geçti. Kitlesi bunu bile alkışladı. Artık özgüven patlaması yaşıyordu. 'Uğur Abi' dediği Uğur Dündar'a daldı. Dündar'ı kirli ticari ilişkiler içinde olmakla suçladı. Sonra araya birileri girdi konu kapatıldı. Ama Yılmaz Özdil yazmaya, konuşmaya devam etti. Ta ki 'Erdoğan'ı Kılıçdaroğlu ile yenemezsiniz' deyinceye kadar. 'Masayı Meral Akşener dağıtmadı' dedi. 'Kılıçdaroğlu kazanamaz' demeye çalıştı. Önce elinden mikrofonunu, sonra da kalemini aldılar. Konuşamaz yazamaz hale getirdiler. O da 'ne kadar haklı olduğumu çok yakında anlayacaksınız' diyerek villasına çekildi. Mensubu olduğu CHP'nin henüz cumhurbaşkanı adayı olan genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun