Deprem ve seçim!..

Ülkeyi yasa boğan Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden 42 gün geçti, bölgede yaraları sarma, illeri ayağa kaldırmak için yoğun bir faaliyet var... Maalesef bu arada afet bölgesini bir de sel vurdu. Adıyaman'da, Şanlıurfa'da konteynerler, çadırlarda barınmaya çalışan depremzedeler bir darbe daha yediler. Böylesi ağır bir tablo içinde Türkiye bir yandan da seçime geri sayıyor.14 Mayıs'ta afet bölgesi dahil yurt genelinde seçimler var ve buna sadece 55 gün kaldı. Doğal olarak da seçimin ana gündem maddesi deprem, afetin yaraları nasıl sarılacak, bu kadar vahim bir tablonun altından kim kalkabilir konusu. Çünkü bundan sonraki süreçte hem depremzede konutlarının yapılması hem bir an önce oradaki fabrikaların, işyerlerinin hayata geçirilmesi, insanlara iş sağlanması, rehabilitasyon, şehirleri ayağa kaldırmak gibi çok farklı alanlarda devlete büyük görev düşüyor. Dolayısıyla başta iktidar kanadı olmak üzere bütün liderler sürekli bölgeye gidip geliyor, mesajlarını oradan veriyorlar. Grup, parti toplantılarındaki açıklamalar da hep deprem, afetler üzerine...Bu bağlamda da iktidar kanadı nasıl bir siyaset yürüteceğini geçmişten örneklerle anlatıyor. "Ben iktidarım süresince karşılaştığımız felaketlerde kriz çözme icraatını iyi yaptım, yaraların sarılması için topluma verdiğim sözleri tuttum, yerine getirdim. Yaşadığımız en büyük bu felaketin altından da ben kalkarım zaten başladım bile" diyor Muhalefet cenahı da iktidara geldiklerinde sorunları kendisinin çözeceği, daha iyisini yapacağı iddiasında...Ya da umut olma arayışında. Her iki taraf açısından da yaraların nasıl sarılacağına dönük vaatlerde bulunmak, ikna çabaları elbette doğal. Bu depremi merkeze alan bir siyasi kampanya demektir. Yani siyasi tartışmalar kısır polemikler değil, toplumun nabzı kritik önemde...Ki bu sadece afet bölgesindekileri, kentleri değil ülke genelini de ilgilendiren, yansıyacak bir durum. Malum hassasiyet had safhada insanlar birbirini tanısa da tanımasa daHepimize bir şekilde dokunan sirayet eden acı tarafı var. 50 bin canımızı, çocuklarımızı kaybettik...Ancak tüm bunlara rağmen kışkırtıcı açıklamalar, özellikle sosyal medya üzerinden bazı provokatif, manipülatif paylaşımlar da yok değil. Sinir harbi de var yani Dahası siyasetin genel gidişatına bakıldığında geçen zamana ve afet bölgesine yakınlık-uzaklığa endeksli seçimin ana gündem maddesi depremden hafiften sapmalar ve bildik siyasi kısır polemikler ya da iç çekişmelerin daha ön plana çıktığı, çıkacağı havası veren gelişmeler de söz konusu. Eskilerde olduğu gibi...var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6919722;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6919722;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlartunca-bengindeprem-ve-secim-6919722' });Mesela Türkiye için son derece kritik ve önemli olan 6 Kasım 1983 seçimleri öncesinde de bugünkü kadar ağır ve yıkıcı olmasa da kampanya döneminin depremle kesiştiği benzer bir süreç yaşamıştık. Dönemin siyasi aktörleri seçim otobüsleriyle yurt genelini turlayıp vaatleriyle vatandaşı ikna etmeye yoğunlaşmışken, sandığa bir hafta kala 30 Ekim 1983'te, Erzurum ve çevresinde büyük hasara ve can kaybına neden olan yer sarsıntısı meydana gelmişti. Büyüklüğü 6,9 olan bu depremde 1.155 kişi ölmüş, 537 kişi yaralanmış, 3.241 konut yıkılmış, ağır hasar görmüştü.7 bin civarında konutta orta ve hafif hasarlıydı. Dolayısıyla siyaset sahnesindeki o günlerin hararetli konularından "Bankerzede krizi" ve Boğaziçi Köprüsü'ne odaklı "satılacak, sattırmam" atışması üzerine kurgulu kısır siyasi çekişmeler, polemikler deprem acılarıyla