Ukrayna, ABD ve Nato'nun yeni bir küresel cephe açma girişimi

Ukrayna Krizi Soğuk savaş döneminden sonra Batı ve Doğu blokları arasında etkin bir mücadelenin yaşandığı bir alan olarak görmek gerekir. Bu krizin görünen ve görünmeyen önemli tarafları ABD, Avrupa Birliği, Rusya, Çin, Türkiye ve diğer Avrasya ve Arap ülkeleri olarak sıralanabilir. Ukrayna Krizi, Sovyet-etki alanı aleyhine daralmanın en kritik noktasını ifade etmektedir. Her Bir devlette yaşanan siyasi ve sosyal çalkantılar o ülkenin iç sorunları olarak değerlendirilmesine rağmen bu durum söz konusu olan devleti bölgesel veya büyük güçlerin ulusal çıkarları doğrultusunda müdahalelerine açık hale getirmektedir. Bir tarafta İktidara gelmek isteyen ulusal güçlerin talepleri diğer tarafta kendi destekledikleri ulusal grubun iktidara gelip o devlet üzerinden etkinlik kazanmak isteyen bölgesel veya büyük güçlerin sayısının artması, sorunun çözümünü daha zor hale getirmektedir. Çözülemeyen sorunlar ise süreklilik kazanıp ulusal, bölgesel ve uluslararası istikrarsızlığa sebep olmaktadır. Bunu fırsata çevirmek isteyen ABD her zaman yaptığı gibi durumdan vazife çıkararak 10 Kasım 2021 tarihinde Washington'da Ukrayna ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında Stratejik Ortaklık Anlaşması imzaladı. Ukrayna ve ABD Dışişleri Bakanları tarafından imzalanan Stratejik Ortaklık Belgesi'nde, ABD'nin Ukrayna'ya ekonomi, enerji güvenliği ve savunma gibi kilit alanlarda destek vermesi öngörülecekti. Bu anlaşma aslında Ortadoğu'da özellikle Suriye ve Kuzey Afrika'da etkinliğini kaybeden ABD nin bu bölgelerde Rusya'nın etkinliğinin artmasına karşılık Avrasya da küresel bir cephe açma girişimidir. Bilindiği gibi, 2000'li yıllarda Rusya'yla ciddi enerji krizleri yaşayan Ukrayna'nın enerji güvenliği bakımından zafiyetleri söz konusudur. Rusya'yla yaşadığı bölgesel sorunlar nedeniyle Kiev'in bu endişeleri daha bir artınca, Bu bağlamda enerji güvenliği konusunda Washington yönetiminin desteğinin alınması, Kiev için büyük önem arz etti. Taraflar arasında imzalanan belgede, ABD'nin sözde; Ukrayna'nın enerji alanında bağımsız olmasına, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine, Avrupa enerji sistemine dâhil edilmesine, enerji sektörünün liberalleşmesine, sanayisinin hidrokarbondan arındırılmasına, nükleer enerji alanının modernizasyonuna ve kömür kullanımının azaltılmasına yardımcı olacağı belirtilse de asıl nokta bu anlaşmanın Ukrayna'yı NATO üyeliğine götürecek ilk adım olmasıdır. Stratejik Ortaklık Belgesi'nde ABD, Ukrayna'nın sadece enerji güvenliği üstlenmekle yetinmeyeceğini, aynı zamanda Rusya'nın enerji kaynaklarını jeopolitik silah olarak kullanmasını önlemek ve Rus doğalgazının Ukrayna üzerinden aktarılmasını öngören anlaşmayı uzatmak içinde çalışacaktı. Anlaşma aynı zamanda Ukrayna'nın savunma ve güvenlik konularını içermektedir. Ukrayna'nın egemenlik ve toprak bütünlüğüne güçlü bir şekilde destek vermeye devam edeceğini teyit eden Washington yönetimi, ülkede savunma ve güvenlik alanlarında reformların yapılmasına yardımcı olacağını ve ortak askerî tatbikatların devam edeceğini de vurgulamış oluyordu. Tabir yerindeyse bu anlaşma ile ABD, Rus mahallesine ciddi bir gecekondulaşmaya gitmiş oluyordu. Her şeyden öte, Ukrayna-ABD Stratejik Ortaklık Anlaşması'nın Ukrayna'nın NATO üyeliğinin ilk adımlarından biri olması, Dahası Ukrayna'nın silahlandırılması ve NATO'yla bütünleştirilmesi Kremlin açısından kabul edilemez bir olaydır. Olayın arka planında, ABD, NATOAB ile Rusya arasında tarihten gelen bir gerginliğin yattığı genel kabul gören bir kanaattir. Ukrayna'nın jeo-stratejik açıdan Rusya için önemine gelince, "Ukrayna'sız bir Rusya'nın