Zekeriya Yapıcıoğlu ve Türkiye Yüzyılı

B. Maalkahır, insanımızın zihninde somut bir Kürt resmi yok. Geçtiğimiz kırk yıl, pek çok nadanın zihninde PKK ile Kürt'ü özdeşleştirdi. Zihinde somut hale gelen Kürt resmi, maalesef Öcalan'dır, Demirtaş'tır; lümpence bir Mahsun Kırmızıgül resmidir. Elbette bu durumun yegane izahı nadanlık olamaz... Beytüşşebap'ta bulunmak, Çukurca'da Bergoz giymiş heybet timsali, nur yüzlü Kürt amcalar ile aynı safta namaz kılmak hepimize nasip olmamıştır. Diyarbekir'de Kadir abimizin Öz Asrın helvasını yiyen, onunla bir teşehhüd vakti sohbet eden adam ancak Kürt esnafını hayal edebilir, Ulucami'de rehber Yasir hocamızdan malumat alan adam Kürt tevazuunu zevk edebilir. İşte bütün bu imkanlardan mahrum, fakat ısrarla Kürt'ü tanımak isteyenlerin zihninde, mütevazı, nazik, terbiyeli, dindar, şafiiyyülmezheb, vatanperver Kürt hep bir soyut adamdı. Sürekli varlığını duyduğu, kendisinden haber aldığı böyle bir adam vardı. Gelgelelim bu adamı zihninde bir adam olarak somutlaştıramıyordu toplumun geneli. İşte bir süredir gördüğümüz Zekeriya Yapıcıoğlu bu adamın somutlaşmış resmi oldu. Nazik, terbiyeli, Müslüman gibi konuşan, PKK'dan berî, bu vatana dost bir Kürt. Boş konuşmuyor, ne dediğinin farkında; bir rüzgar gülü değil, asla taviz vermeyeceği sabiteleri var. Bu somut bir "PKK'dan fersah fersah uzak; vatana, bayrağa dost Kürt" figürüdür. Bingöl fm radyosunda yaptığı konuşmada diyor ki "evlatlarıma hep söylerim, bir hata yaptığınızda benden saklamayın çünkü o hatada muhakkak benim payım vardır." Kürtlerden sorumlu bir AK Parti uzantısından bahsetmiyoruz. Doğu'da ve Batı'da yaşayan insaf sahibi pek çok insanın kendisinden öğrenecekleri olduğu bir kimsedir bahsettiğimiz. Roma İmparatoru Caracalla, İmparatorluk'ta yaşayan herkese Roma vatandaşlığı hakkı tanımıştı. Elbette elitler ve bir ayrıcalık olarak vatandaşlığın nimetlerinden istifade edenler için kabul edilemez bir şeydi bu. Çarıklıların vatandaşlığı fikri pek çokları için kabul edilemez bir şeydi. Gelgelelim Caracalla eli maşalı bir adamdı ve muarızları kendisine bu hususta direnemedi. Zira imparator bir şeyi görmekteydi: Roma baş aşağı gitmekte olan bir devletti ve eski elitist sistem artık devleti taşımıyordu. Doğrusu garibanlar da pek bir şey istemiyordu. Vatandaş olmak ve saygı görmek en temel talepleriydi. Yapıcıoğlu'nun esprisi geçtiğimiz seçim sürecini çok güzel özetliyor "İki adayı yarıştı: Kılıçdaroğlu ve Yapıcıoğlu. Neticede Erdoğan seçildi". Evet seçim süreci boyunca kendisine, asla kabul ve tasvip etmediği şeyler yakıştırıldı, iftiralar atıldı. Duruşunu ve tavrını hiç değiştirmedi. Ne diyor Yapıcıoğlu özetle: "Bizler bu vatanın evlatlarıyız, bayrak bizim bayrağımız, devlet bizim devletimiz. Bizler bu vatanın