Sıbyan Mektebi neden olmasın

B.

Gençlerin oturduğu, ihtiyarların yanı başlarında ayakta dikildiği, bacak bacak üstüne atanların pabuçlarını pervasızca paçalarımıza sürttükleri belediye otobüsüyle birkaç durak seyahat ettikten sonra mutat ziyaretimi gerçekleştirdim. Meriç Ökten hanımefendi, dört çocuk yetiştirmiş emekli öğretim üyesi, öğretmen... "Sıbyan mektepleri açmak lazım, ilkokul çok yanlış bir sistem" buyurdu sohbetimizde. "O yaşlarda çocuklar birbirlerine karşı çok gaddarca davranabiliyor. Şahsi tecrübem, henüz okul çağına yeni gelmiş yavruların kendilerinden dört-beş yaş büyüklerle aynı ortamda olmalarının faydalı olmayacağı yönünde. Travmatik şeyler yaşanabilir. Bir ömür izi kalır Allah muhafaza. İlk iki sınıfı ayırmalı ve burada çocuklara okuma yazma, temel matematik haricinde adab-ı muaşeret öğretmeli. Üç- dört - beş. Sınıflar ilkokul olarak devam ederse daha iyi netice elde edilir."

Meriç annemiz hadiseye eğitim-öğretim mevzuunun ötesinde, bir maarif mevzuuna yaklaşır gibi yaklaşıyor. Evet, maarif, eğitim-öğretimin çok ötesinde bir şeydir ve insanı layıkıyla yetiştirmeyi amaçlar. Hedef diplomanın ötesinde bir şeydir.

Sanırım hepimiz aynı kanaatteyizdir, günümüz ebeveyninin evladının eğitimine sarf edilecek zamanı yok; zamanı olanın hevesi, hevesi olanın ise ehliyeti yok... Böyle bir kaos, hengame içinde büyüyor çocuklar. Hüdayinabit desek o da değil. Hüdayinabit olanın yabanlığında fıtri bir cazibe vardır ya hani, o güzellikten dahi mahrum büyüyorlar. Egzoz dumanı soluyan, hormonlu bitkiler misali, kötü ellerce tasarlanan kötülüklerin kucağında büyütülen yavrularımızın eğitimi, ekseriya kim olduğu belirsiz ellerin programlarıyla ikmal edilmek isteniyor. Veliler, önünü sonunu hesaplamadan evlatlarını internetteki programlarla muhatap ediyor.