Neden Erdoğan V: Dönüşüm

B. Madem dün Erdoğan'ın terbiye ediciliğinden bahsettik, tam olarak bahsetmek boynumuzun borcu. Zira Erdoğan, yalnızca muarızlarını medeni bir seviyeye çekmekle kalmadı; aynı zamanda kendi kitlesini de geçtiğimiz zaman zarfında ustaca dönüştürdü. Geçtiğimiz günlerde Yeni Şafak'taki arkadaşların bir çalışmasına denk geldim internette. Erdoğan'ın İstanbul günlerini, o günlerdeki yoldaşlarından dilinden takip edebilme fırsatı sunan bir röportaj serisi. Hüseyin Besli abimiz, Feyzullah Kıyıklık ve bunlar gibi o dönemde kendisine yol arkadaşlığı etmiş isimler, Erdoğan'ın belediye başkanlığı günlerini anlatıyordu. Elbette hepimizin içinde yaşadığı ancak üstünden zaman geçtikçe unuttuğumuz birtakım şeyleri hatırlattı bu video bana. Doğrusu dehşete kapıldım. "Bir insan ömrü bir cemiyetin bu kadar kesif şekilde dönüşmesine nasıl olur da kifayet eder" diye düşünüyorum o gün bugündür. Sayın Kıyıklık öyle ilginç şeyler anlattı ki... Kravat takmak caiz midir değil midir diye parti binasında tartışıp küsüp gidenler, kadınların siyasete katkısı meselesinin bir tabu olmaktan çıkışı, kendisini o güne kadar siyaseten ifade etmek nedir bilmeyen insanların siyaseti bir vasıta olarak kabul edebilme süreçleri... Bu minvalde, otuz sene öncesinin çoktan unuttuğumuz hakikatine dair hatıralar. Maalesef ve maalhazen, doksanlı yıllar bu devletin asıl sahibi olanların devlet ile arasında büyük bir mesafe sahibi olarak yaşadığı yıllardı. İstenmiyorlardı, dürüst olmak gerekirse o kitlenin bir kısmı da devlete ve sisteme karşı oldukça mesafeliydi. Erdoğan, bu kitleyi sadece siyaseten muvaffak olabileceğine ikna etmedi; aynı zamanda bunu nasıl yapacağını ve bu sistem içinde nasıl pozisyonlanması gerektiğini de talim etti. Lüzumsuz tartışmalarla partikülarize olmuş bir topluluğu bir hedefe sevk etti Erdoğan. Tıpkı kabileleri, boyları, aşiretleri sancağı altında toplayan eski zaman hanları gibi... Sistemle kavgalı, devlete dargın bir kitleyi sistemin tam ortasına entegre edip, devletin asıl sahibinin kendileri olduğu hakikatini hatırlattı Erdoğan. Dahası bu dönüşümü yalnızca siyasi bir teşekkül olmanın çok ötesine taşıdı... Hiçbir ideoloğun, şairin, yazarın, imamın, hocanın başaramayacağı bir şeyi başardı ve kitlesinin hayata bakışını dönüştürdü Erdoğan. Teorik izahlarla değil, pratik tatbikatlarla başarılabilecek bir dönüşümü başardı. Bu elbette kendisini takip edenlerin, ona olan sevgisi ve itimadıyla