Lars Danielsson'dan Kılıçdaroğlu'na sınıf atlama kaygısı

B. Kazasker Migros'ta bir teyzenin, sizin benim içine ekmek, domates vs öteberi koyduğumuz market sepetinde köpek taşıdığını görmemin üzerinden yalnızca birkaç hafta geçti. Ev köpeğiymiş, temizmiş. Alerjisi olan, haklı olarak bir köpeğin pis olabileceğini kabul eden, hepsini geçtim hayvanın taşıdığı bakterilerin gıdaya geçeceğinden endişe eden insanların varlığını hiçe sayan bu teyzemiz gibilerin pislik ve sefalet düşkünlüğünü saygıyla karşılamamıştım. Cumartesi akşamı, olanca rahatsızlığımın rağmına Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen Lars Danielsson Liberetto konserine gittim. Lütfi Kırdar'ın önündeki değnekçi abiye yetmiş lira vererek aracımızı park ettikten sonra -İmamoğlu İstanbul'una hoş geldiniz- dolu salona girdim. Bu arada yaşlı amcamızın "Kazanacak mıyız Umut var mı" sorusuyla muhatap olunca, kendilerini doğal CHP florasında hissettiklerini de anladım. Hakikaten öyle bir ortam. "E ne yapalım sizinkiler kültürsüzse ve caz konserine gelmiyorsa" diyerek izah edilecek bir şey değil bu. Bu arada, CRR'de adet olduğu üzere sahneye yine kedi çıktı. CRR'de izlediğim son beş konserde olduğu üzere, konserin tam ortasında, sahnede kedi yürüdü. Pasaklılık ve sefalet düşkünlüğünün adını hayvan sevgisi koymuşlar.Hiçbir sanatçının sanatıyla tezyif edilmemesi gerektiğini düşünürüm, ancak izlediğimiz konserin vasat altı olduğunu belirtmeliyim. Fakat seyircide bir paçozluk, bir alkış fetişizmi... Adamcağızlara, dünyanın en önemli müzisyenlerinden olduklarını düşündüren ilginç bir atmosfer... Anlamlı anlamsız yerlerde alkışlar, ıslıklar, bizi Müslüm Gürses konserindeymiş gibi hissettiren bir seyirci. Çıkınca sevgili ahbabımla aynı yorumda buluştuk: Müziği bilmem ama caz dinleyicisinin seviyesi oldukça düşmüş. Salonu şöyle bir gözlemledim, esrime halinde, kendinden geçmiş simalar, elleri her daim alkışlamaya hazır, ilk alkış şerefini kimseye bırakmak istemeyen abiler -ilk alkışlayan müzikten en iyi anlar- sol üst çaprazımda biteviye ıslıklayan bir velet... Neyse, sizleri daha fazla sıkmasın bu garaibin tasviri. İliklerime kadar hissettiğim, sınıf atlamak kaygısıyla orada bulunan -istisnaları tenzih ederek devam edeyim- ancak izlediği şeyin tahlilini yapmaktan aciz bir kitlenin bir şekilde davranmak durumunda olduğuydu. Tutarlı ve genel bir