Prangalı gençlik!

Şair Ahmed Arif'in, 'Hasretinden Prangalar Eskittim' şiirinde, sevgiliye duyulan özlemin büyüklüğü prangayla anlatılır. İtalyanca kökenli 'pranga' kelimesi, çok eski zamanlarda hapishanelerdeki ağır ceza mahkumlarının ayağına vurulan iki okka bir dirhem ağır, demir zincirlere denilir. Türkiye'de prangalı hayat, 1946'da çok partili hayata geçişle başladı. Özgürlüklerin, demokrasinin artması beklenirken, 76 yıldır düşünen, sorgulayan gençler ötekileştirilerek, sindirildi. 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 ihtilallerinde demokrasi askıya, gençlik prangalı işkenceye alındı. Üniversiteliler özgürlükçü fikirlerinden suçlanıp, elleri ayakları zincirlenerek, bayılana hatta ölene kadar demir askılara asıldı.DARAĞACI ADALETİMilletin çocukları, milletin gözünde 'anarşik' yapılıp, 'Ölen ölür, kalan kalır (!)' gibi vahşet özneli fikirler, sıradanlaştırıldı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün, "Milletin bağrından temiz bir kuşak yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkamda kalmayacak. Bütün ümidim gençlikte" dediği Türk gençliği, bu kadar ne yapmış olabilirdi Şahsi hiçbir çıkarı olmayan gençlik, anayasaya bağlı, bağımsız, laik demokrat, özgürlükçü ve gelecek güvencesi olan bir ülkede yaşamak istemişti. 12 Eylül'ün mimarı Kenan Evren, "Bir sağdan bir soldan astık" sözüyle, darağacı adaletini (!) bile meşrulaştırmaya kalkıştı. Tarihimizin utanç veren karanlık sayfalarını, durduk yere açmadım.MİLLET AFFETMEZDüşünen, fikrini savunan gençler, elleri ayakları zincirli, askılı işkenceye alınmasalar da ters kelepçelerle yerlerde sürüklenip, tutuklandı. Türkiye'nin en zeki evlatlarının okuduğu ODTÜ'lü ve Boğaziçi'li gençler özgürlük, eşitlik, özerklik, barınma gibi haklı taleplerini dile getirdiği için devletin gözünde 'anarşik' oldu. 1960 ve 1980 ihtilallerine benzer bir süreç ilerliyor. Türk milleti, yarım asırdan fazla zaman geçse de evlatlarını önce sağcı-solcu diye ayırıp, sonra işkenceden geçirenleri affetmedi, affetmez. Tarihten ders almayan AKP iktidarı, şimdi de tarikatlardaki rejim karşıtı cübbeli sarıklıları, 'hafızlık icazet töreni' adı altında sokaklara salıp, devlet yurdundaki üniversite gençliğini, yersiz yurtsuz bırakıp sokaklara itiyor.GELECEK İPOTEĞİTürkiye'deki 8.4 milyon üniversite öğrencisi ve KYK'ya bağlı 778 yurtta 774 bin yatak var. Yurtlara 624 bin öğrenci başvururken 150 bin yatak boş kaldı. Şehirdeki devlet yurtlarının çoğu kapatılıp, üniversitelere bazıları 50 km uzaktaki yap-işlet-devret yurtlarda, gençler kalmaya zorlandı. Üniversiteye 20'li yaşlarında giren bir genç hatta hiç üniversite okumayanlar bile 2050'li yıllarda saçlarına ak düşene kadar 30 yıl boyunca devlete borçlandı. Köprü, otoban, hastane derken, gençlerin geleceğine 2050 yılına kadar mali ipotek konuldu. Tek bir genç bile, ister yatsın ister yatmasın, isterse bir kap çorba içmesin, iktidar değişse de değişmese de bu yurtların parasını devlet müteahhitlere ödeyecek.YATAK BORÇLUSUBu hamlelerin perde arkasında, adı bile 'öğrenci' yerine Arapça 'talebe'