Kuşatmalar ve kırılganlıklar

Türkiye Cumhûriyeti, Sûriye'nin kuzeyinde, Mümbiç ve Tel Rıfat merkezli bir harekât yapacağını dünyâ kamuoyuna ve alâkalı siyâsal otoritelere, gerekçeleri ile berâber açıkladı. Harekât karârı siyâsal nitelikli. Ama zamanlaması ise ayrı bir husus. Bir taraftan yoğun bir diplomasi gayretleri yürütülüyor. Diğer taraftan, askerî hesaplamalar ve hazırlıklar devâm ettiriliyor. İşin aceleye getirilecek tarafı yok. Bâzıları, bunun bir "blöf" olduğunu ve Türkiye'nin geri adım atmakta olduğunu düşünüyor. Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. Elbette aklı başında her devlet gibi, Türkiye Cumhûriyeti Devleti de, askerinin, Mehmetçik'in hayâtının mevzubahis olduğu bu derecedeki kritik bir karârı hem alırken, hem de hayâta geçirirken âzamî titizliği gösterecektir.Zamânında yapılan hatâların bedelini ödediğimiz ortada. Kuzey Sûriye'ye IŞİD'in yerleştiği günlerde yapılması gereken Türkiye'nin askerî olarak müdahale etmesiydi. Bu müdahaleye kimsenin bir şey diyebileceği olmazdı. Türkiye de bölgeyi kontrolü altına alabilirdi. Ama maalesef öyle olmadı. Fırsatı kaçırdık. Pısırık bir yol tâkip edildi. Peşmerge'ye eskortluk yapmakla, daha beteri de meşru olarak Türkiye Cumhûriyeti'ne âit olan Süleyman Şah Türbesi ve arazisi de haysiyet kırıcı bir şekilde terk edildi. Türbenin taşınmasının, büyük bir kahramanlıkmış, ince bir başarıymış gibi takdim edilmesi de cabası.. Nihâyetinde PKK, IŞİD'i kovarak (!) bölgenin hâkimi oldu. Şimdi anlıyoruz ki, IŞİD işgâli, PKK için bir mıntıka temizliğinden başka bir şey değilmiş. O günlerde operasyona red cevâbı veren askerî otoriteler (!) kimlermiş, daha sonra, 15 Temmuz'da anladık..15 Temmuz'da kaybettiler. İstedikleri olmadı. Ama zafer sarhoşluğu içinde kalıp, Türkiye'nin yakasını bırakacaklarını düşünmek safdillik olacaktır. Asla unutulmaması gereken fotoğraf, Der Spiegel'in o meşhûr kapağıdır. Âdeta, Amerikan kovboy filmlerindeki "wanted" ilânı gibi, istenmeyen liderlerin karikatür resimleri neşredilmişti. Kimler olduğunu bir hatırlayalım: Trump, Putin, Şi Cinping ve tabiî ki Erdoğan. Şimdi de bu liderlerin mevcût hâline bir bakalım. Trump tasfiye edildi ve Biden iktidâra geldi. Putin'in başına Ukrayna, Şi Cinping'in başına ise Tayvan meselesi sarıldı. Bugün Ruslar ve liderleri Putin, "dünyâ kamuoyunun" gözünde bir lânetleme nesnesi hâline getirilmiş durumda. Rusya tamâmen dünyâdan tecrit edilmiş vaziyette. Tayvan meselesi ise azar azar tırmandırılıyor. Çin resmi gördü ve kendi içine kapandı. Hazırlıklarını yoğunlaştırmakta. Muhtemelen, yaz sonunda Tayvan'a müdahalede bulunacak. Eğer bunu yapmazsa veyâ başka bir gelişme olmazsa kaybetmiş ve teslim olacak demektir. Rusya ve Çin'i abluka altına alıp sıkıştırmanın ağır ekonomik neticelerini de küresel olarak yaşamaya başladık. Tekmil dengeler bozuldu. İnsanlığı, korkarım ki, daha beter günler bekliyor. Birileri, ısrarla, zâten bozuk olan ekonomiyi daha nasıl bozabilirizin hesâbı peşinde. Ekonomik ambargolar, kültürel ambargolarla eşlendiriliyor. Dünyâ tam bir anomi içinde. Resimde yer alan son figür olarak Erdoğan'ın da halli gündemde. İki cepheden sıkıştırılıyoruz. Batıda alabildiğine şımartılmış ve cüret kazanmış olan Yunanistan, doğuda ise İran Türkiye'yi sıkıştırıyor. Türkiye, kâğıt üzerinde hâlâ Batı Kampı'nın bir parçası gibi duruyorsa da fiilen tam mânâsıyla dışlanmış durumda. Sûriye Harekâtı bir bakıma bu çemberi