Kirli târih

İnsan zihni çok bulanık bir evren.. Yaşadığımız, içinde bulunduğumuz maddî gerçekleri kırıyor, olduğundan başka bir gerçeklik hâline getiriyor. Yanlış anlaşılmasın; bunu küçümsüyor değilim. Meselâ rüyâlar, hayâller, sanatlar, meselâ şiir bu bulanıklığın yansımaları.. Eğer onlar olmasa maddî gerçeklerin üzerimizdeki ağırlığını dağıtmak için müracaat edebileceğimiz, dayanacağımız hiçbir şey kalmazdı. İyi ki varlar.. Bu bir tarafa; maddî gerçekler o kadar çok katmanlı ve karmaşık hâle geldi ve üzerimizdeki ağırlığı o kadar arttı ki, zihinsel bulanıklığın menfî neticeleri işlemeye başladı. Bir defâ, tahayyül gücümüzü büyük ölçüde kaybettik. Bu işi evvelâ ideolojiler başlattı. İdeolojiler gerçeğin yerine geçen bir hiper gerçeklik inşâ ederek zihnimizi kirletti. Duvar yıkıldıktan ve Sovyetler çöktükten sonra ideolojik bağlarımızı ve adanmışlıklarımızı tasfiye ettik. Ama tüketim toplumunun şımarıklıkları içinde, adına hiper gerçeklik denilen bir olgu gerçekle bağımızı koparan süreçler yeniden örgütlendi. Bulanıklık, tüketim, sorumsuzluk ve savrulma çağında fantazmagorik-kurgusal bir mâhiyet kazandı. O kadar ki, nihâyet, gerçeklerle bağımızın koptuğunu ilân eden post truth çağını idrâk ettik. Üstelik umarsızlık ve sırıtkanlık içinde. Karşılaştığımız durumları elimizde ve zihnimize dışarıdan yerleştirilmiş ve âdeta hazır kıt'a olarak bekleyen basit kodlara yerleştirerek, işin aslını merak etmeksizin geçiştiriyoruz. Gâliba geldiğimiz merhalede, zihnî bir ayıklığa her zaman olduğundan fazla ihtiyâcımız var.Ukrayna işinde de öyle oldu. Medya üzerinden gelen görüntülerin eşliğinde, bu hâdiseyi nasıl karşılamamamız isteniyorsa öyle karşılamaya başladık. Sembolü zâten ayı olan Rusya, Müslüman "vahşi" Çeçenleri de ileri sürerek ceylan yavrusu gibi algılanan mâsum Ukrayna'ya acımasızca saldırmıştı. Ukraynalı yurtseverler, her nasılsa vodvil komedi sahnelerinden siyâsete sıçrayan Zelenski'nin liderliğinde buna direniyorlardı. Sarışın, mavi gözlü zavallı Ukraynalı mâsumlar ise arada kalıp bunun bedelini ödüyordu. Medya mütemâdiyen onların acısını, yakılan yıkılan, bombalanan binaların görüntüleri üzerinden, yanık Ukrayna baladları eşliğinde dramatik bir şekilde zihnimize akıtıyordu. Neticede dünyâ kamuoyunun hisleri ayağa kaldırılıyor ve Rusya, Putin, bürokrasi ve oligarklarıyla birer nefret öznesine dönüştürülüyordu.Tabiî ki Ukraynalıların acı çektiğini görüyoruz. İnsânî hislerimiz onların yanında. Bir ülkenin işgâl edilmesini sevinçle karşılamak için insanlıktan çıkmış olmak gerekir. Ama biraz düşünelim.. Irak savaşı sırasındaki kurgu nasıldı ABD, yanına aldığı sayısız devletin askerî gücüyle berâber Irak'a ağır bir bombardıman yaşatırken, rahat koltuklarımızda, çekirdek çitleyerek bunu bir gece aydınlatması, bir havâî fişek gösterisi gibi seyreden biz değil miydik O zaman kameralar Irak şehirlerinde ölmemek için sağa sola kaçışan zavallı Iraklılara bir defa olsun döndü mü Milyonu aşkın insan öldü, evlerinden yurtlarından oldu. Şehirler tahrip edildi, kültür varlıkları soyulup soğana çevrildi. Ne içindi bunlar Irak'a demokrasi getirmek için; öyle mi Kimyâsal silah üreten diktatör Saddam'ı devirmek içindi; öyle mi Sonradan, o günlerde savaşın en harâretli kışkırtıcısı olan liderlerden birisi olan sosyal demokrat, solcu Tony Blair; "Yanılmışız; Saddam'ın elinde kimyasal silah yokmuş" dedikten sonra, yargılandı mı Kendisine herhangi bir yaptırım uygulandı mı.. Bush acaba yatağında rahat rahat uyuyabiliyor mu Kaddafi'ye de aynı şeyi yaptılar Sûriye'de diktatör Esad rejimi için aynı senaryoyu işleten, Rusya'nın